Rus ateşi yoğunlaşıyordu

A -
A +

Türk piyadesi, Vid Köprüsü üzerinden geçmemekte, adetâ akmaktaydı. Arabalar da geçiyordu. Vid üzerindeki diğer küçük köprüler de Türklerle dopdoluydu. Derhal Rus ateşi başladı. Yüz top ve 5 bin Berdan tüfeği, Türkleri doğruyordu. Köprüler üzerindeki insan katarının, yığının durakladığı ve dağılmaya başladığı görüldü. Yarma harekatı yapılacağını öğrenen Plevne ahâlisi, ileri gelenleri, Osman Paşa'ya ricâcı göndermişler; "Eğer asker Plevne'den çıkarsa, Plevneli Bulgarlar, bizlere çok zarar verir. Müsâade ediniz biz Müslüman ahâli de Plevne'den çıkalım" şeklinde teklifte bulunmuşlardı. Bunun üzerine Bulgar halkının ileri gelenlerini çağıran Osman Paşa, onlardan Müslümanlara zarar vermeyeceklerine dâir söz almıştı. Buna rağmen Müslümanlar; "Biz de sizlerle gelelim" diye çok yalvarmışlardı. Osman Paşa, kimseyi kırmamaya dikkat ederdi. "Biz askerî usûllerle harekât yaparız. Sizler bize ayak uyduramazsınız" dediyse de, istemeyerek râzı olmuştu. Huruç harekâtının yapılacağı sabah, halkın araba, kağnı ve hayvanları ile askerin intikal yoluna askerden önce, geceden dizilmiş olduğu görüldü. Plevne yollarında tam bir hengâme oldu, yollar kapanmıştı. İşte bu esnâda Rus topçusu ateşe başladı. Nice çoluk çocuk, kadın-kız bu ateş altında şehid oldu. Halkın bu aceleciliği aynı zamanda harekâtı da zorlaştırmıştı. Son Plevne muharebesi başlamıştı. Yürümeğe, Plevne'yi terketmeğe çalışan Türklerle Ruslar arasında, Plevne boğazının huni gibi açıldığı geniş bir vâdî vardı. Vâdî, eteklerinden Vid suyu geçerek dik ve kayalık tepelerde son buluyordu. Bu tepeler şimdi ateş içindeydi... İngiliz harb muhabiri MacGahan, Rus karargahındaydı. Muharebeyi bütün ruhuyla takib ediyor, savaşın hiçbir anını kaçırmamaya çalışıyordu. Vadi içinde, 20 bin Türk askeri, korkunç bir vuruşmaya girişmişti. Arkadan, iki kanadı korumaya çalışan 20 bin Türk askeri daha, ateş ederek ilerliyordu. Daha arkadan da 500 kadar araba geliyordu. Türkler öyle sür'atle ilerliyorlardı ki, Rus hatlanna varıncaya kadar topçuları ancak birkaç atım ateş edebilmişlerdi. Fakat, Türkler ilerledikçe, Rus ateşi yoğunlaşıyordu. Osman Paşa, çok öndeydi. II. Abdülhamîd'in hediyesi kestane renkli şahane bir ata binmişti. Türkler, 'Allah Allah' sadâsıyla yeri göğü inletiyorlardı. Bir Sibirya alayına tesadüf eden Türkler, sadece bir kaç dakika içinde bütün alayı imha ettiler. Osmanlı askerleri, Rus siperlerini aşmışlar, siperlerin gerisindeki Rus topçusuna erişmişlerdi. Toplarını savunan Rus askerleri derhal öldürüldü ve Rus topları susturuldu. Rus çenberi kırılmış ve yarılmıştı. Saat henüz sabah 08.30 idi. Bu anda Rus 2. humbaracı tümeni, bütün gücüyle Türklerin üzerine taarruza geçti. 50 bin Türk ve Rus askeri gırtlak gırtlağa geldiler. Bir müddet boğuşuldu. Fakat gelmedi... Arkadaki Türk birlikleri dar vadiden zamanında yetişemedi... Ön saftaki Türk tümeni, düşmanın üstün sayısı ve ateşi karşısında bocalamaya başladı.. Bu sırada Osman Paşa, bir tümenini daha ileri sürmeye, Ruslar'ı dağıtıp Sofya'ya doğru açılmaya hazırlanıyor, acele ediyordu. O anda olanlar oldu. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.