Rüyaları güllerle doluydu

A -
A +

Dursun Pehlivan, şaşırmıştı çünkü, Yusuf, bu sefer gafil avlanmamış, çekilen elenseye rağmen yerinden kıpırdamamıştı. Yusuf, çok çabuk öğreniyordu. Dursun Pehlivan aşka geldi: -Afferin be kızanım. Bu şekilde gideesen Aliço ile güleşmek için çok beklemezsin. Yusuf da neşelenmişti: -Hocam siz beni kanatlaam tam gelişmeden mi uçurmak istiyersiniz? Cevap, Dursun Pehlivan'ın hoşuna gitmişti: -Merak etme. Beynin, gönnün ve bileen tam hazır ulmadan seni kurtlaa sofrasına oturtmayız. Yannızca çalışma şevkin yerine gelsin diye süledim. Adi bakaam çalışmaya devam. Dursun Pehlivan, elense oyununu Yusuf'a defalarca tekrarlattı. O gün hep ayakta elense bağlamanın, rakibiyle kafa kafaya gelmenin ve yağlı güreşin en zorlu oyunu elense çekmenin incelikleri üzerinde duruldu. Öğle güneşi, insanı yakmağa başlayınca, Dursun Pehlivan, ertesi gün aynı saatte buluşmak üzere Yusuf'a izin verdi. Çalışma sonrası, Yusuf'u hocasının elinden, hocası da onun alnından öperek hellalleşip ayrıldılar. Yusuf, derede kuytu bir köşede giyindi. Canı, sabahki yenilme hadisesinden sonra bir türlü eve gitmek istemiyordu. Babasınn yüzüne nasıl bakardı, ya babası kendisine "somun pehlivanı" diye takılırsa ne yapardı. Dursun Hoca, hayatı boyunca unutamıyacağı bir ders vermişti, inşallah kulağına tam küpe olurdu. Yusuf, dereboyunda bir ağacın altına oturdu. Üç aydır yaşadıklarını düşündü. Kispet giyme imtihanını kazanması, cüce ile tanışması, Fındık Kırma Taşı'nı kaldırması, Demir Baba ile görüşmesi, yarışta Karaok'u hak etmesi, Bulgar isyanı, Nadya, Nikofski, Tosun Bey, Kispet Giyme Merasimi ve Yörük Ali... Ne büyük sevinçler ne büyük acılar yaşamış bütün bunlar üç aya sığmıştı. Hâlâ kafasında binlerce cevapsız soru vardı. Günahsız binlerce insanın feci bir şekilde katledilmesinin cevabını bulamamış, hocası İsmail Pehlivana da soramamıştı. Ve rüyaları güllerle doluydu. Güle üç defa yenilmek neydi. Gül, Deliormanlıların, Rumeli insanının maddi-manevi hayatına öyle girmişti ki, ilahi aşk, peygamber aşkı, ölüm, ilahi güzellikler, sevgi, hep gülle ifade ediliyordu. Demir Babanın kastettiği gül neydi? Ümmi Sinan Hazretleri'nin "Gül alır gül satarlar/Gülü gül ile tartarlar" diye başlayan şiiri dilinden hiç düşmüyor, güllü ilahiler, güllü türküler beyniyle gönlü arasında nice yüzbin yolculuk yapıyordu. DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.