Doktorların uygun görmesiyle Kara Ahmet ile Pons arasındaki üçüncü güreşin 31 Aralık 1899 tarihinde yapılması kararlaştırıldı. Kara Ahmet ile Pons, üçüncü defa, 31 Aralık 1899 akşamı karşı karşıya geldiler. Ahmet'in kaşı, sarılıydı. Pons'un gözü Ahmet'in yaralı kaşındaydı. Güreş, beklenildiği gibi, Ahmet'i sağlı sollu elenseleriyle başladı. Ahmet, bu güreşte, kaşının yarılmasının hesabını ödetmek, Pons'un gözünü yıldırmak için fırsat buldukça yumruklu elenseler çekiyordu. Pons, ise yalnızca kendini kolluyor, Ahmet'i kaşını tekrar kanatmak için uygun bir fırsat arıyordu. Ahmet, zaman zaman yine o meşhur hayda naralarıyla ortalığı inletiyor, bu da Fransız seyircileri coşturmağa yetiyordu. Ahmet, elenselerle üç defa Pons'u yere düşürdü. Ancak, oyun almak için üzerine gitmedi. Tek kol oyunlarıyla iki defa da Ahmet, zor duruma düştü, inanılmaz çevikliğiyle bunlardan kurtuldu. Güreş başlayalı iki saatı doldurduğu bir zamanda, Ahmet, çok sağlam bir elense çekti, ardından tırpanı sağlamca yerleştirdi. Koca Pons, bir çam yarması gibi sırt üstü devrildi. Ahmet, bir an için grekoromen güreştiğini unutmuştu, galibiyet selamını çaktı. Seyirciler, şaşkındı. Hakem düdüğünü öttürdü, Ahmet'e bir ihtar verdi ve güreşe devam etmesini istedi. Kara Ahmet de çaresiz güreşe devam etti. İki gürşçi de iyice yorulmuşlardı. Güreşmeyip itişiyorlardı. Güreş başlayalı, 2 saat 50 dadika olduğunda, seyircilerin büyük kısmı salonu terk etiler, kalanlar da ıslıklamağa başladılar. Jüri heyeti, güreşi berabere bitirdi. Ahmet, ertesi günü dinlenmekle geçirdi. Gazetecilerle görüşmedi, bu iş iyice canını sıkmıştı. Toplam 5 saat 40 dakika yapılan üç güreş sonunda, rakibi Ahmet'ten daha zayıf olduğunu gösteren Pons, hâlâ dördüncü güreş istiyor ve Ahmet'i yeneceğini söylüyordu. Bu üç güreş sonunda, jüri heyetinin Ahmet'i galip ilan etmesi gerekirdi. Her üç güreşte de Ahmet, üstün güreşmişti. Yeneceğini iddia eden Pons bunu başaramamıştı. Eğer puan hesabı yapılmış olsa, Ahmet'in birkaç misli puanla galip gelmesi gerekirdi. Pons, devamlı gazetelere konuşarak Ahmet'i dördüncü güreşte mutlaka yeneceğini söylüyordu. Bu sonu gelmeyen istekler karşısında Ahmet, gazetelere mektup gönderdi. 8 Ocak tarihli Velo Gazetesinde ve diğer gazetelerde yayınlanan mektubunda Ahmet, şöyle diyordu: "Sayın jüri üyeleri, sevgili güreşseverler, Şeref turnuvasının galibi, elde ettiğim dünya şampiyonu ünvanını almak için benimle karşılaşacaktı. Bu şeref turnuvasının galibi bay Pons, benimle üç defa karşılaştı. Bu üç müsabakada da hücumda bulunan sadece ben oldum. Bay Pons, kendini savunlakla yetindi. Oysa bu karşılaşmalar sonunda benim kazanabileceğim bir unvan yoktu. Ben zaten son şampiyonum. Dolayısıyla daha kaç defa bay Pons'un emrine amade beklemek zorunda olduğumu sizlerden öğrenmek istiyorum. Bütün bir yıl bay Pons'un keyfini bekleyemem. Son bir defa daha karşılaşalım. Beni yenerse ne mutlu, eğer ben kazanırsam bana ne mutlu. Şayet berabere kalırsak bay Pons, kendisine yeni rakipler arasın. Ben de hâlâ taşımakta olduğun Dünya Şampiyonu ünvanımın üzerime çektiği belaları karşılamağa çalışıyorum." Ahmet'in bu isteğine Parisliler, destek verdi, Ahmet'i haklı gördüler. > DEVAMI VAR