Sana kim derler pehlivan?

A -
A +

Ortalığı bir fısıltı fırtınası kapladı:-Te be kim bu kara kuru çelimsiz pelvan. -Kimse tanımaz kendisini bre. Kendini başpelvan sanan yarı deli biri olsa gerek. -A be bu başa güreşmeyi çocuk oyuncağı sanır. Söyleyin cazgıra Yusuf ile güreşmesine müsaade etmesin. -Hey cazgır! Kim olduğunu iyice öğren. Her önüne gelen başpehlivanım diye Yusuf ile güreş yapamaz. -Bu adam aklını mı kaçırmış. Koca Yusuf'un kim olduğunu bilmez mi? -Doğru sülersin be, herhalde kendini pelvan sanan bir kaçık olmalı. Cazgır şimdi kim olduğunu öğrenir ve güleşmesine müsaade etmez. Yusuf da kendisiyle güreşmek için gelen pehlivanı merak etmişti, tamam burası ermeydanıydı isteyenin istediği boyda güreşmeğe hakkı vardı ancak başta güreş tutabilmek için başaltında birinci olmak gerekirdi. Yabancı, garip pehlivan, sataşmalar arasında, sessiz sedasız, sanki bir suç işlemiş gibi, mahcup mahcup yağ kazanın yanında dimdik kendisine bakan Yusuf'a doğru yürüdü, selam verdi: -Selamün aleyküm Yusuf peivan. Yusuf pehlivan tebessüm ederek, "Aleyküm selam, hoj gelmişsin pelvan" dedi. Yusuf, yabancı pehlivanın kimliğini merak ediyordu, ancak onun sorması yakışık almazdı. Bu sırada cazgır yanlarına geldi ve yabancı pehlivana hoş geldin dedikten sonra sordu: -Te be Pelvan. Kusura bakmayasın. Rakibin Kırkpınar birincisi Yusuf pelvandır. Sen de bilirsin ki başaltında nice defa birinci olmayan başta güreşemez, kimlerdensin, sana ne derler? Yabancı pehlivan acı acı güldü: -Haklısın ustam. Bana Kuru Rüstem derler. Şumnu'ya bağlı Osman Pazarı ilçesinin Karacaatlı köyündenim. Buralarda beni pek tanımazlar, ancak senelerdir başta güreşirim. Cazgır ve Koca Yusuf, Kuru Rüstem ismini işitmişlerdi. Cazgır, "Seni üzdükse hakkını helal et Rüstem Pelvan." dedi. Başka pehlivan çıkmadığı için yağlanma bittikten sonra iki pehlivanı kıbleye döndürüp el ele tutturdu ve her ikisini de güzel sözlerle tanıtttıktan sonra salavat ve Allah Allah nidalarıyla ermeydanına saldı. Türkün vatan ediniş destanı peşrev başladı. Seyirciler cazgırdan Kuru Rüstem ismini duyunca, heyecanlanmışlardı, Kuru Rüstem, işittikleri kadarıyla iyi bir başpehlivandı, bu da bugün güzel bir güreş seyredeceklerine işaretti. İlk defa birbirleriyle güreşecek iki pehlivan, peşrevi kısa kestiler ve ense enseye gelip güreşe başladılar. Ense enseye geldiklerinde, Yusuf, Kuru Rüstem'in hiç de yabana atılır bir pehlivan olmadığını hemen anladı. Yaptığı ufak bir saldırıyı, önceden sezinliyor ona göre kaşı hareket ve oyunlar yapıyordu. Demek ki tecrübeli, iyi yetişmiş bir pehlivandı. Kendisinin de kuvvetli taraflarını öğrenmiş olmalı ki, paçalarını kaptırmamak için ayaklarını uzak ve dengeli tutmaya çalışıyor, bunda da başarılı oluyordu. Yusuf, ne kadar uğraştıysa da elense ve tırpanla hasmını yere düşüremedi, paçalarına dalamadı. Kuru Rüstem, kendisi oyun almadığı gibi oyun da vermiyordu. Güreş yarım saati geçtiği halde iki pehlivan da birbirlerine pek üstünlük sağlayamadılar. Kuru Rüstem'in ilk ürkekliği gitmiş Yusuf'a yakın güreşmeğe başlamıştı. Rüstem Pehlivan, Yusuf'un hiç beklemediği bir anda çapraz topladı, kollarını Yusuf'un sırtında birleştirip onu geri geri sürmeye başladı. Meydan küçüktü, ahali pehlivanların üzerlerine doğru geldiğini görünce kaçıştı. Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.