Yusuf, can dostunun dizginlerini hancıya verdi: -Hancı baba, atım Karaok'a gözün gibi bak. Akşama, en geç yarın Filiz Nurullah gelip atımı alacak. Yusuf, son defa Karaok'u, sevdiceğizini, can dostunu gözlerinden öptü, heybesini omuzuna attı, yüzünü saklayarak hanın bahçesinden ana kapıya doğru yürüdü. Göz pınarlarını terk eden iki damla yaşı, hancının görmesini ve "Amma da garip adam, atından ayrılıyor" diye dudak bükmesini istememişti. Arkasına bakmadan yürüdü. Ana kapıya geldiğinde bir kişneme sesi duydu, elinde olmayarak geri baktı. Karaok, bir taraftan başını sallayarak kişniyor, diğer taraftan da ayaklarıyla yeri kazıyor, Yusuf'a güle güle diyordu. Yusuf, geri dönüp dönmemek konusunda tereddüt etti. Ama yürümeliydi, önündeki yolu, Karaok olmadan, aşmalıydı, sevdiklerinin sevgisi, ona engel değil, gönlünün en güzel köşesinde yuvalanarak destek olmalıydı. Ve yürüdü, Edirne'ye, Kırkpınar'a, nice bilinmezlere doğru. Yusuf, Varna'ya gitmek üzere Bulanak yoluyla Madara'ya geldi. Madaralılar, güreş meraklısıydı. Buradan iyi pehlivan da çıkardı. Yusuf, belki burada güreş vardır diye uğramıştı. Bu inancında da yanılmamıştı. Yusuf Pehlivan'ın geldiğini duyan Madaralı zenginler, hemen bir güreş düzenleyip başa bir tosun koydular. Deliorman'ın insanları işte böyleydi. Güreş fırsatını mutlaka değerlendirirler, güreş seyredebilmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmazlardı. Onların güreş sevdası, ancak karasevdayla açıklanırdı. HHH Yusuf'un yaptığı güreşler burada da duyulmuş, özellikle de boğa ile güreşi destan gibi söylenmişti. Madaralılar, Yusuf'a nasıl ikramda bulunacaklarını şaşırdılar. Deliorman'da, bir köye veya kasabaya garip bir pehlivan geldi mi, o köyün ağaları, zenginleri yardım olsun diye güreş düzenlemeyi bir görev sayarlardı. Madaralılar'ın, kendisi için bir güreş tertip etmeleri Yusuf'u duygulandırmış, "Şu Deliormanlılar'ın güreş sevgisinin sebebini çözebilmiş değilim." diye düşündürmüştü. Güreşte, Yusuf'a karşı çıkan olmadı. Büyük ortayı kazanan genç pehlivan ile 15-20 dakikalık oynaş güreş yaparak, Madaralılar'a bir güreş ziyafeti çekti. Çoluk çocuk, kadın erkek, genç-ihtiyar bütün Madaralılar, harman yerindeki güreşi seyretmeğe koşmuştu. Yusuf, ortaya konan tosunu aldıktan sonra, eşini 93 Harbi'nde kaybetmiş bir dul kadına hediye etti. Yusuf'un bu tok gözlülüğü Madaralılar'ı çok memnun etmişti. Yusuf, Madara güreşinden sonra, Kaspican istasyonundan trene binerek sahil şehri Varna'ya geldi. Varna'ya geliş sebebi, buranın çok büyük bir şehir, halkının da zengin ve güreşe sever oluşuydu. Zaten Rumelili olup da güreşe sevmeyen var mıydı ki? Yusuf'un Varna'da baba dostları vardı. Bir hafta kadar bunlarda misafir olup, çevre köylerde güreş kovaladı. Her güreşte de kolayca başı aldı. Yusuf'un bütün maksadı Kırkpınar'a hazırlanmaktı. Kırkpınar'a daha yirmi gün vardı. Varna'ya gelişinin sekizinci günü, Köstence'den gelen bir gemiye binerek Burgaz'a geçti. Burada bir hafta kalıp çeşitli yerlerde güreştikten sonra Yanbolu'ya geldi. Yanbolu, Edirne'ye kuzeyden gelen bütün yolların kavşak yeriydi. Buradan geçen yol, Tunca nehrinin geçtiği vadiyi takip ederek Edirne'ye ulaşırdı. Deliorman tarafından Kırkpınar'a gelen pehlivanlar, hep bu yolu takip ederlerdi. Yanbolu'ya gelince de mutlaka burada birkaç gün mola verip burada idman yaparlar, hazırlıklarını tamamlarlardı. Yusuf, Yanbolu'da Silistreli pehlivanlarla karşılaştı. Onlar da Kırkpınar'a gidiyorlarmış. İçlerinde vaktiyle yendiği Deli Murad da vardı. Yusuf, Deli Murad'ı görünce huzursuz oldu. Devamı var