Spora İlhanca bakış

A -
A +

Kendisi aramızdan ayrıldı, ama yazıları, sözleri kaldı yadigar. "Batılılaşma, ilk kez Osmanlı'nın son devrinde Reşid Paşa'ya İngilizler tarafından telkin edildi. Ve koskoca bir imparatorluk battı. Biz bu tecrübemizden ders almalıyız. Bizdeki Batılılaşma, başka kültürleri özümseyerek, kültürsüzleşmek, sömürgeleşmek şeklinde oldu. Türk aydınları, Türk gibi düşünmüyor. Türk aydınlarını yabancılar eğitiyor. Yabancı dille eğitim vermekle, kendi misyoner okullarımızı kuruyoruz. Kendi elimizle kendimizi bıçaklıyoruz. Öğrenciler, Baki'nin, Ahmed Yesevi'nin şiirlerini anlayamıyorlar. Öğrencileri bırak; öğretmenler bile bilmiyor. Türk çocuğu diye yabancı yetiştiriliyor. Şimdi golf, rugby, oto yarışları gibi bizim kültürümüzde yeri olmayan etkinlik ve faaliyetlerin TV'ler ve basın yoluyla ülkemize sokulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bizim atalarımız golf mü oynamışlar, yuvarlak bir top ile labutları devirmeye mi çalışmışlar? Bütün bunlar kültürsüzleştirme operasyonunun sistematik bir parçası. Yapılmak istenen gençleri, okuldan, eğitim ve öğretimden, kültürümüzden uzaklaştırmak. Medyanın, insanın maddi-manevi hayatına hiç bir katkısı olmayan futbol, boks gibi spor çeşitlerine bu kadar çok yer vermesi, insanlarımızı boş şeylerle meşgul etmek, öz değerlerinden koparmak içindir. Medyanın yaptığı diğer bir iş de, insanları en hassas oldukları cinselliğe alıştırmakla oldu. Medyaya, futbol ve cinsellik içeren faaliyetleri sokarak gençleri bunlarla meşgul ettiler. " Yukarıdaki satırlar bana ait değil. Sakın ola, Halil Agamız yine, vatan-millet diye esmiş, komplocu bir yaklaşım göstermiş demeyin. Bu satırlar kime mi ait? Şair ve yazar Attila İlhan'a. İlhan, bu sözleri, iki yıl önce Türk Ocakları Bursa Şubesi'nin davetlisi olarak Tayyare Kültür Merkezi'nde verdiği konferansta söylemiş. Yıllardır söylemeğe çalıştıklarımızı, Attila İllhan'dan işitmek, tabii ki bizi heyecanlandırdı. Attila İlhan'ın fikirlerine katılır veya katılmazsınız. Bu sizin bileceğiniz iş. Ama söyledikleri; en azından Türkiye'deki spor anlayışını, spor kültürünü, medyanın spora yaklaşımını sorgulamamıza, "spor ne içindir" sualini sormamıza vesile olmalıdır. Sporun spordan bu kadar uzaklaştığı başka ülke yoktur herhalde. Kişi başına düşen spor tesislerinin en düşük olduğu ülkelerde dahi spor, bizdeki kadar spor olmaktan uzaklaşmamış, magazinleşmemiştir. İnsan, gazetelerin en gösterişli sayfalarının spora, özellikle de futbola ayrıldığını görünce, Attila İlhan'a hak verip, "yozlaşmanın" bu kadarı ancak tahsil, hususi gayret ve yönlendirme ile olur demekten kendini alamıyor. Ülkemizde spor yapanlardan ziyade, spor dedikodusu okuyan ve spor gibi gösterileni seyredenler var. Atttila İlhan'ın, "boks, golf, bowling, rugby, oto yarışı gibi sporların bizim kültürümüzle uzaktan yakından ilgisi yok, bütün bunlar, gençlerimizi değerlerimizden koparma harekatının bir parçasıdır" sözlerine katılmamak mümkün değil. Güreş, cirit, okçuluk gibi tarihi ve geleneksel sporlarımız, medyada yer bulamazken, futbol ve diğerlerinin baş tacı edilmesini nasıl açıklamalı? Ona kızmak, buna köpürmek, başkalarını suçlamak çare değil. Suçlu arayacaksak, kendimizden başlamalıyız. Çare; milli ve manevi değerlerimizle uyumlu, bizi güzel Türkiye'ye kavuşturacak spor politikamızı geliştirmekte.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.