Tabyalar geri alınmalıydı

A -
A +

Geceyarısı büyük bir alev, muharebe mey?danını aydınlattı. Bulgarlar, Türk cephaneliğinin yerini Ruslar'a göstermek için, cephaneliğe yakın bir saman deposuna ateş ver?mişlerdi. Alev az sonra söndürüldü. Semâ, tekrar gri rengini aldı. Gece soğuktu. Yağmur 24 saat aralıksız yağmış ve toprağı batak?lık hâline getirmişti... *** Osman Paşa, 11 Eylül'de başlayan Üçüncü Plevne Muharebesi'nin dördüncü gecesini de yatağa girmeden, karşı taarruz planlarını hazırlamakla geçirdi. Hikmet Dede'nin bütün yalvarmalarına rağmen, yatmamıştı. Dört gecedir, masa başında içinin geçtiği saatlerin toplamı, on saati geçmiyordu. Geceleri, uyanık kalabilmek için Hikmet Dede'nin yaptığı, Kara Ahmet ve emireri Çotuk Selim'in taşıdığı acı kahveleri, birbiri ardına içmişti. Ahmet, Osman Paşa'nın gücünü, Hikmet Dede'nin yaptığı acı kahvelerden aldığına inanıyordu. Osman Paşa, tek bir şeyi düşünüyordu; Ruslar'ın eline düşmüş tabyaları. Tabyaları en kısa zamanda geri alması lâzımdı. Kurmay subaylarıyla birbiri ardına toplantılar yaptı. Biri arkadan diğeri önden çifte taarruzla tabyalarını geri almayı düşünüyordu. Rusların, taarruza devam edip etmeyeceğini bilmemenin rahatsızlığı içindeydi. Sonunda kara?rını verdi: Yeni bir taarruz olsa da olmasa da harekete geçecekti... Tabyaları geri al?mak için 15 Eylül sabah saat 06.00'da çizdiği plan mucibince taarruzu em?retti. Bu iş için elinde sadece 20 tabur kalmıştı. Ruslar, işgal ettikleri Osmanlı tabyasında yağmur altında çok zor bir gece geçirmişti. Tabyanın açık kesimini tahkim edecek vakit yoktu. Onun için Türk ve Rus cesetlerini karmaka?rışık yığarak acele bir savunma hattı yaptılar. Et, kemik ve kan?dan müteşekkil bir savunma hattı... Arkalarındaki Yûnus Tabyası, Osmanlı askerlerinin elindeydi ve kendilerini tehdît ediyordu. Türk siperlerini döğen Rus toplarını muhafaza edebilmek için, General Skobelev, geri hatlardan acele bin as?ker topladı. Rus cephane arabaları, tabyaya devamlı mermi taşı?yordu. Fakat Rus alaylarında tek tip değil, iki tip tüfek vardı; Krenk ve Berdan tüfekleri. Çapları aynı olmadığı için, aynı mer?miler kullanılmıyordu. Gelen cephaneler içinde Berdan mermile?ri gönderilmemişti. Bir Kazak çavuşu, 20 süvari ile geri hatlara gidip atların yem torbalarıyla bulabildikleri Berdan mermileri?ni toplayıp getirdiler. Skobelev, yardım gelmediği takdirde elindeki tabyanı düşece?ğini biliyor, endişe dolu bakışlarla Lofça yoluna bakıyordu. Skobelev, General Zotov'dan acele yardım istedi. Ancak Zotov, gönderebileceği tek askeri olmadığını bildirdi. Başkumandan Grandük Nikola da, ne bahasına olursa olsun tabyayı elinde tut?masını, yardım gönderemiyeceğini bir emirnâme ile haber veri?yordu. 30 saattir çarpışan General Skobelev, en güzide alaylarının gözleri önünde eridiğini görmüştü. Sinirleri çelik kadar sağlam ve tecrübeli bir asker olmasına rağmen, yardım alamıyacağını anla?yınca, gözlerinden sicim gibi yaşlar akmıya başladı. Çevresindeki subaylara; "Tek bir alay da mı gönderemiyor?lar?" diye bağırdı, "Plevne'nin anahtarı elimizde. Osman Paşa'nın mahvedilmesi, bu tabyada tutunmamıza bağlı." > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.