Efsaneler, bir milletin, binlerce yılda oluşan milli vicdanın gördüğü rüyalardır. Milletleri, büyük hedeflere götüren efsanelerdir. Oğuz Kağan efsanesi olmasaydı, Türkoğlu, Avrupa'yı vatan tutup, Selçuklu, Osmanlı İmparatorluk ve medeniyetlerini kurabilir miydi? Attila, Roma kapılarına dayanabilir miydi? Osman Gazi'nin rüyasında göğsüne ayın girdiği ve bunun üzerine göğsünden bir çınar ağacının çıkarak, dünyayı kapladığı efsanesi olmasaydı, Osmanlı diye medeniyetlerin en yücesi, inanılmazı kurulur muydu? Ali ile Selim'in şehit olmasıyla kırk pınarın fışkırdığı, yeryüzüne çıktığı efsanesi olmasaydı, insanlığın şahit olduğu en güzel spor, Kırkpınar doğar mıydı? Efsaneler, binlerce yılda oluşan milli vicdanın gördüğü rüyalardır dedik. 1. Abdülhamid Han'a, Karadaniz'de, Özi Kalesi'nin düştüğü, binlerce kadın, çoluk çocuğun şehit edildiği haberi gelince, felç olur: Tarihçi Yılmaz Öztuna, "İnsan dileyerek ölüme atılabilir, ama kimse isteyerek felç olamaz. Felâketler karşısında felç olabilmek için, binlerce yılda oluşan milli vicdan gerekir. Türk milletinde, padişahında, çöpçüsüne binlerce yılda oluşan bir milli vicdan vardır, bütün olumsuz şartlara rağmen bugün de bu milli vicdan ayaktadır. Binlerce yılda oluşan milli vicdan, yine ancak binlerce senede yok edilebilir" demektedir. İşte bu milli vicdan ki, Ahmet Taşçı'yı kaburga kemiği kırılmasına, zor nefes almasına rağmen, "Rakibinden korktu da kaçtı, ermeydanını terk etti" dedirtmemek için en zorlu rakibi Hasan Tuna'nın karşısına çıkardı, pes ettirmeyip sonuna kadar büyük bir acı içinde mücadele ettirdi. İşte bu düşünceyle Ahmet Taşçı, üç ihtar alarak, bu sene Hasan Tuna karşısında yenik sayıldı, o da bunu efendice kabul etti. Ahmet Taşçı, güreşi, çalışkanlığı, Kırkpınar sevgisi, insanlığıyla bir efsanedir. Tıpkı Koca Yusuf, Adalı Halil, Kurtdereli Mehmet, Tekirdağlı Hüseyin gibi. Efsaneler onlarca senede bir gelir. Efsaneler sahip çıkmak gerekir. Çünkü gelenekler, milletler efsanelerle yaşar. İnanıyorum ki, Ahmet Taşçı, Kırkpınar'da şampiyon olamayacağını anladığı anda kendisi ermeydanından ayrılacaktır. Onu ermeydanlarından koparmak için efsaneyi yıkmayalım, küçük oyunlara başvurmayalım. Ahmet Taşçı, hakemlerin, halkın tepkisinden korkarak, onun aleyhinde karar vermesiyle en az dört şampiyonluğu kaybetmiştir, ama o bunları sineye çekmiş, sahalara küsmemiş, çalışmaya devam etmiştir. Sahalardan ne zaman çekilmesi gerektiğini en iyi bilen Ahmet Taşçı'dır. O bir efsanedir, kıymetini bilelim, destek olamazsak hiç olmazsa köstek olmayalım. Milletler efsanelerle yaşar, efsanelerle büyük hedeflere yürür. Biz yeni efsaneler doğuramadığımız, güneş gibi gönlümüzü aydınlatmaya çalışanlara sahip çıkmadığımız için bugünkü haldeyiz. Gençlerimiz, efsane diye, insanlıktan nasibini almamış popçuların, topçuların peşinde koşmakta, kısa yoldan zengin, kısa yoldan şöhret olmanın kavgasını yapmakta, insan olmanın, adam olmanın değil. Çocuklarımız, kahraman olarak Harry Potter'ları, Yüzüklerin Efendisi'ni seçmekte, dünyanın kurtuluşunu Matrix'lerde görmekte. Taşçılar kolay yetişmez, hele hele efsaneler, insanlık ufkuna kolay doğmaz. Efsanlerin kıymetini bilelim, büyük hedeflere koşmak için nice nice efsaneler görelim.