Tuna'nın başı secdede

A -
A +

Hikmet Dede, hırkasının eteğini sağdan kaldırarak Ahmet'e, "Bak" dedi. Ahmet, baktı, dili tutuldu. Gördüklerine inanamadı. Hikmet Dede'nin hırkası altında, mavi bir nur içinde anne-babası, şehit olan arkadaşları kırmızı güllerle dolu bir bahçe içinde gözüküyorlardı. Kuşlar, omuzlarında, ceylan yavruları önündeydi. Hikmet Dede, Ahmet'in gördüklerinin yeterli olduğunu düşündü ve hırkasını kapattı: -Gördün mü Ahmet'im, ana-bubanı, arkadaşlarını? Ahmet, Hikmet Dede'nin, anne-babasını hırka altında göstermesini hiç yadırgamamıştı, Hikmet Dede'ydi, O. Allahü teâlanın sevgili kuluydu, duyulur duyulmaz bir sesle cevap verdi: -Gördüm Hikmet Dede'm. -Hallerini beğendin mi? -Beğendim Dede'm, -Yanlarında olmak ister misin? Ahmet, hiç tereddüt etmeden, büyük bir arzuyla konuştu: -Hem de hemen. Ahmet'in cevabı, Hikmet Dede'ye aradığı fırsatı verdi: -Yanlarına gidebilirsin ama bir şartla. Ahmet heyecanla sordu: -O şart nedir, Hikmet Dede'm? -O şart, Ahmet'im, onlar gibi şehit olmak veya kızılelmaya kavuşmak. Bak gördün, ana ve buban için üzülmeğe gerek yok, tam tersi onları düşünerek sevinmelisin. Sevinmek, güler yüzlü olmak, yüce Rabbimizin emri. -Rabbimizin emri mi? -Evet oğlum. Allahü teala, nimetlerini kulunun üzerinden görmeyi, nimetine kavuşan kulunun, hal ve davranışlarıyla bunu belli etmesini sever. Sen ki, şehit ana-bubanın oğlusun. Allahü teala, sana sevdiklerini ve razı olduğu yolu tanıtmış... Osman Paşa gibi gazi komutana yakın eylemiş, en önemlisi de seni Muhammed aleyhisselama ümmet eylemiş. Bu nimetlere şükür için, hep güler yüzlü, neşeli olmasın. Anlaştık mı? Ahmet, Hikmet Dede'nin anlattıkları ve gösterdikleriyle gönlündeki gam ve üzüntünün gittiğini, yerine, kuşlar gibi kanat çırpma isteği getiren bir neşenin geldiğini hissetti. Tebessüm etti: -Anlaştık Hikmet Dede'm. Hikmet Dede'nin neşesi yerine geldi: -Hah şöyle evladım. Sen gül, seni sevenler de gülsün. Şimdi gelelim Tuna'ya. Tuna Türk oğlu için ne manaya gelir, ne söyler. Sana bunu anlatmağa çalışalım. Bak akıncılar Tuna'yı nasıl anlatmış: Tuna derler secdededir hep yüzü, Arzulayıp gider Ka'beyi, düzü, Cemreler düşünce çözülür buzu, Denizlen cengi var deli Tuna'nın Aşık Çelebi de Tuna'yı şu şekilde tasvir eder: Kişveri kafirden iman ehline akup gelir Kıbleye yüzünü tutmuş bir Müselmandır Tuna, Habs-i kafirden boşanmış gibi zencirin sürür, Şah-ı İslama gelir bir ehl-i imandur Tuna, Simden bir ejderhadur pîc pîc olmuş yatur, Gen-c İslâma tılsım ile nigehbandur Tuna. Senin anlayacağın şekilde anlatayım, bu satırlarla , Aşık Çelebi, 'Tuna, kafir diyarından kıbleye doğru akıp gelen bir Müslümandır, kafirin hapsinden kaçmış, Müslümanların halifesine koşan iman ehlidir, gümüşten bir ejderhadır, parça parça yatar, İslam hazinesinin Avrupa'daki bekçisidir' demektedir. > Devemı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.