Ahmet, kendini tam manasıyla güreşe kaptırmış, Paris'te olduğunu unutmuş... Kırkpınar çayırındaymış gibi güreşiyordu. Ve olanlar oldu... Ahmet hasmını çaprazda hızla geri geri sürerken yağlı güreşte olduğu gibi, ayağıyla hasmının ayağını çelmeledi, budadı. Depraz, uçtu ve minderin dışına kondu, hem de sırtüstü, Ahmet de onun üstüne. Depraz bir feryat sonrası sessiz kaldı. Nefesi kesilmişti. Minder, hakemi acı acı düdük çalıyordu. Ahmet, Depraz'ın üstünden kalktı. Tıpkı yağlı güreşte olduğu gibi, sağ eline dizine vurarak galibiyet temannasını, selamını çaktı. Ahmet, alafranga, grekoromen güreşi yaptığını unutmuştu. Başta Pol Pons olduğu halde Fransızlar bağırıyordu: -Bu ne rezalet! -Böyle güreş olur mu? -Vahşet bu! -Hakem bu Türk'ü mağlup ilan et. -Polis nerede? Ahmet ise, şaşkın şaşkın etrafına bakarak tepkilerin sebebini anlamağa çalışıyor ve "Yendik ya daha nasıl yeneceğiz." diyordu. Bu sırada Depraz, yardımcılarının desteğiyle yerinden kalkmış bağırıyordu: -Bu nasıl güreş! Beni öldürecekti. Hakem bunu diskalifiye ederek güreşi bitirmeli. Beni galip ilan etmeli. Minder hakemi Ahmet'e kızgın kızgın bir şeyler söylüyordu ama Ahmet anlamıyordu. Bu sırada ressam Galip Bey ve öğrenci Mehmet mindere geldiler ve hakemin, "Ayaklarını kullanamazsın. Sana bir ihtar verdim. Bir daha böyle yaparsan mağlup ilan ederim seni, burası Paris, İstanbul değil." dediğini tercüme ettiler. Ahmet, acı acı güldü, ayaklarını kullanmadan güreş olur muydu? Ayaklarını kullanmamasını sıkı sıkı tembihlemişlerdi, ama güreşe kendini kaptırarak unutmuştu işte. Ahmet, boyun büktü, tercüman vasıtasıyla "Tamam bir daha olmayacak" dedi ve güreş yeniden başladı. Depraz'ın gözü bu sefer tek kol oyunundaydı, kafakol oyununun Ahmet'e sökmediğini görmüştü. Ahmet'in bir kolunu, iki koluyla birlikte sıkıca kavrayacak, belini kıvırıp içeri doğru çevirecek ve rakibini üzerinden aşırarak tek kol oyununu uygulayacaktı.Ahmet'in gözü ise, Depraz'a başarıyla uyguladığı elense ve çapraz oyunundaydı. Ahmet, fırsat buldukça elense çekiyor, çapraz için uygun anı kolluyordu. Depraz, ise tek kol oyununu alabilmek için Ahmet'in etrafında dönüyor, dönüyordu. Bu şekilde güreş elli dakikasını doldurdu. Seyirciler tepki gösterdi: -Haydi, dolap beygiri gibi dönüp durmayın. -Depraz bitir şu Türk'ün işini. Ahmet, seyircilere hak verdi, bu insancıklar para vererek hem de pek çok, buraya gelmişler, güreş seyretmeyi istemek onların en tabii hakkıydı. Bu düşüncelerle gayrete gelen Kara Ahmet, birdenbire Depraz'ı çapraza aldı. Ama sürmedi. Kimsenin beklemediği bir şeyi yapdı. Kollarını sırtından beline indirdi. İyice kenetledi, rakibini kaldırdı ve sırtüstü yere vurdu. Hasmını sırtüstü vaziyette ayakları arasına alarak yarı kalkık vaziyette doğruldu. Burası Paris'ti, galibiyetini belki kabul etmezlerdi. İhtiyaten, hasmını sırtüstü durumunda tutmağa devam ediyordu. Hakeme baktı. > DEVAMI VAR