Türk'ün savaş naraları

A -
A +

Güreş başlayalı 63 dakika olduktan sonra, hakem heyeti, güreşin, ertesi gün devam etmesine karar verdiler. 28 Kasım 1899 tarihli Velo gazetesi bu güreşe geniş yer vererek, "Türk'ün cesaretine ve rakibi kim olursa olsun hiç ara vermeden hamleleri birbiri arkasına sıralayan atılganlığına hayran kalmamak elde değil." diye yazdı. 28 Kasım akşamı, karşı karşıya geldiklerinde, Ahmet, daha rahat güreşiyordu. 29 Kasım 1899 tarihli Velo gazetesi bu karşılaşmayı okuyucularına şöyle duyurdu: "Bir saat 45 dakika devam eden ikinci güreş, çok heyacanlı oldu. Constant da bazı oyunlar yapmadı değil, ancak Ahmet çok rahattı. Durdurulması imkansız bir şekilde, adeta bir yılan balığı gibi Constant'ın oyunlarından sıyrılıyordu. Rakibinin yiğitliğine hayran kalan Türk, bizim güreşçilere örnek olacak bir zarafetle, salonu çınlatan savaş naraları ile ona saygısını ve takdirini belli etti. Neşeli yüzünde geniş bir gülümseme ile "Hayda Constant! Hayda!" diye bağırarak takdirini tekrarladı. Constant'ı, son 35 dakika boyunca onun adaleleri titrer, bacakları sallanır, bakışları yorgun halde, Türk'ün elinde yumuşak, terli bir et yığını halinde sırtını yere yapışmaktan kurtarmağa çalışırken gördük. 105 dakika sonunda güreşe ertesi gün devam edilmesine karar verildi. Rakipler ayağa kaldırılınca halk, şimdiye kadar hiç görmediği bu son derecede güzel karşılaşmanın kahramanlarını, Tük enerjisini ve Constant'ın cesaretini dakikalarca alkışladı. Alkış sebebiyle rakipler yirmi defa halkı selamlamak için mindere döndüler." Ahmet, 29 Kasım günü akşamı, Constant ile üçüncü defa karşı karşıya geldi. Bu, Ahmet'in, bir biri ardınca yaptığı yedinci zorlu güreşti. Güreşi, Velo gazetesinin satırlarından takip edelim: "Constant, daha güreşin başında, Türk'ün ters elenseleriyle minderi kaplayan halıları öpmeğe başladı. Yerde, başka güreşçileri çaresiz bırakacak oyunlara başvuruyor, Türk bunlardan kolaylıkla sıyrılıyordu. Türk, bazen gülerek bazen de bağırarak güreşi yöneltmek ve hareketlendirmekten bir an bile geri kalmadı. Ahmet, bize Türk güreşçilerinin dayanıklılık ve azminin ne dereceye kadar gidebileceğini gösterdi. Doğrusu istenirse, güreşin Türkiye'de uygulanan yağlı şekliyle karşılaştırıldığında, bizim grekoromen güreşimiz Ahmet için çocuk oyunundan farklı değildi. Belçikalı Constant, Ahmet'in korkunç hızına daha fazla dayanamadı ve bitti. Bir ara, Türk, Constant'ı bel çaprazına aldı. Constant, direnmeğe çalıştı. Ama buna rağmen Türk, rakibini yere indirdi. Üzerine abanıp her iki elini rakibinin koltuk altlarından geçirerek çitf kle, kurt kapanı oyununu aldı. O ana kadar sarfettiği insan üstü enerji ile yorulmuş olan Constant, daha fazla direnemedi. Ahmet'in korkunç kuvvetiyle boynu üzerinden devrilerek sırtüstü gitti. Güreş başlayalı 1 saat 18 dakika olmuştu. Türk ile Constant, üç günde yaptıkları üç güreş ile dört saatten fazla birbirleriyle mücadele etmişlerdi. Seyirciler, bu üçüncü ve çok zevkli geçen güreşi de uzun uzun alkışladılar. Son güreşte, Constant'ın, halıya tutunmaktan avucunun derileri soyulmuştu. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, şayet Ahmet, grekoromen güreş sanatını bilseydi, dünyada, güreştikçe yorulmak yerine daha da açılan bu güreş makinesini yenen kimse çıkamazdı." > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.