Üç tuş şartı -300-

A -
A +

Etraftan, Yusuf'la maç için teklifler yağıyordu. Evan Lewis, Tom Jenkins, Mc. Leod ve Charles Wittmer gibi zamanın büyük güreşçilerinin menecerleri bir maç için 1000 dolara kadar para yatırmaya hazırdılar. Hatta, Charley White adında bir menecer, o tarihlerde de devam edegelen Türk-Yunan gerginliğinden yararlanmak ve Amerika'daki Yunanlılaran para koparmak için, arslandan file kadar her hayvanla güreş edip yenmiş, tek kolu ile bir atı kaldırabilen, Yusuf'u bozuk para gibi harcıyabilecek kişi iddiası ve reklamıyla 23 yaşında bir Rum'u ortaya çıkarmıştı. 31 Mart 1898 tarihli Evening World gazetesinde, Yorgi Heraklides isimli bu Rumun, Avrupa'da yenmedik şampiyon bırakmadığı ileri sürülüyordu. Yusuf, bu komik iddialara cevap dahi vermedi. İşin tuhafı Yusuf'un menecerliğinden uzaklaştırılmış olmasına rağmen bu iddiaya ilk itiraz Rum Pierri'den geldi. Pierri, 2 Nisan 1898 tarihli The World gazetesinde, Heraklides'in bir yalancı, şartlatan oluğunu, Yusuf'un, Roeber'i, hatta dünyada güreşçi olarak tanıdığı herkesi yenebileceğini, Yusuf'u ancak kendisinin Türkiye'den getireceği başka bir Türk pehlivanın yenebileceğini açıklayarak, "Heraklides gelsin önce benimle güreşsin, beni yensin" dedi. Yusuf'un Amerika'daki ikinci güreşi, John F. Mc. Cormick ile yapması kararlaştırıldı. Yusuf, tekrar güreş yapacak olmasından çok memnundu. Güreş, Philadelphia'da yapılacaktı. Anlaşmaya göre, Yusuf, 1 saat içinde Mc. Cormick'e karşı üç tuş yapmazsa, yenik sayılacaktı. Yusuf, "Bir saat içinde on tuş yapmaya da razıyım, yeter ki rakibimin minderden kaçmasını önleyin" dedi. Yapılan anlaşmayla, bilerek minder dışına çıkanın yenik sayılacağı kabul edildi. Ve Yusuf, 7 dakika içinde üç tuşu yaptı. Yakaladığında, rakibini kollarıyla sıkıyor, onun külçe gibi ayakları dibine serilmesiyle tuşunu tamamlıyordu. Bu karşılaşmayı, "Yusuf bir harika, sanki başka dünyadan gelmiş" başlığıyla veren 5 Nisan 1898 tarihli The World gazetesi, "Türk, Mc. Cormick ile alay etti, bir çocukla oynar gibi oynadı" diyordu. Gazete, Koca Yusuf'un, kendisini zorlamamasını, güreş seyretmek için gelenlere biraz güreş göstermesini alay olarak değerlendirmiş. Koca Yusuf, Amerika'nın batı sahilindeki Baltimore, Boston gibi şehirleri dolaştı ve çeşitli güreşler yaptı, bunların hepsini de hiç zorlanmadan kazandı. Koca Yusuf, güreşler yaparken, meneceri Brady de Roeber ile ikinci güreş için anlaşmaya vardı. Yusuf'un şöhreti, her güreş sonrası biraz daha yayılıyordu. Daha önce hilesiz, şikesiz güreş seyretmeyen Amerikalılar, çok kısa sürmesine rağmen, Yusuf'un güreşlerine bayılmışlardı. Gazeteler, büyük boyda ve yedi renkte Koca Yusuf'un resmini basıyorlardı. Roeber ile yapılacak ikinci maçın tarihi yaklaştıkca, gazetelerde fazlasıyla Roeber'in tekrar kaçıp kaçmayacağı tartışılıyor ve güreşseverler, "Roeber bu sefer tazı gibi kaçmamalı, erkek gibi güreş yapmalı." diyorlardı. Hemen herkesin kafasında Yusuf'la başa çıkamıyacağına inandıkları Roeber'in yine bir dalavere, bir sürpriz yapacağı endişesi vardı. Amerikalıların, bu endişelerinde haksız olmadıkları görüldü. 30 Nisan, akşamı Roeber ile Yusuf, ikinci defa karşı karşıya geldiler, Yusuf, yine güreş yapamadı.. Roeber, bu sefer, minderin etrafına ip gerildiği ve minder dışına çıkanın mağlup sayılacağı Yusuf'un ısrarıyla anlaşmaya koyulduğu için, ringten kendini atamadı, ama başka bir yol buldu. DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.