Usta çırak birbirlerine düştüler

A -
A +

Osman Pehlivan, son suale cevap vermedi, yalnızca gülümsedi ve giyinmek üzere çadırına yürüdü. Ağız tadıyla başpehlivanların güreşini seyredemeyen Kırkpınar sevdalısı seyirciler, fikir yürütmeğe devam ediyorlardı: -Ne dersiniz, bu Şumnulu Aliço'yu zorlayabilecek mi? -İki sene Aliço'ya yakalanmadan, onun tarafından ezilmeden ayakta kalabilirse zorlar. Güreşlerden sonra, Yusuf ve ustası Pomak Osman, hemen Edirne'ye döndüler. Ali Paşa hamamına giderek bir güzel keselenip yıkandılar. Akşam yatarlarken, ustası Yusuf'u zeytin yağı ile ova ova bir güzel yağladı. Zeytin yağı, güreş esnasında tahribat gören vücut için en güzel ilaçtı. Yusuf, rahatlamış, bütün yorgunluğunu üzerinden atmış gibiydi. Pomak Osman, Yusuf'un yanından ayrılmazdan önce takıldı: -Yusuf, nasılsın bakalım? Yarın güleş olsa güleşebilir misin? Yusuf, şaşırdı: -Yarın da güleş mi var usta? Varsa güleşirim, yorgun değilim, sanki hiç güleşmemiş gibiyim. -Çok iyi. Peki Aliço ile de güleşebilir misin? Yusuf, bir yerine iğne batırılmış gibi sıçradı: -Yoo, ustam, delisek o kadar da değil. Ben haddimi bilirim, Aliço kim ben kim? Yusuf'un sözlerine ustası güldü: -Afferin Yusuf, sözlerini beğendim. Bir insan için en önemli şey haddini bilmektir. İnşallah fazlaya varmadan Aliço ile güreşeğin günler de gelecek. Neyse sen yine de yarın için hazır ol. -Ustam yarın güleş mi var? -Bilmiyorum, ama Edirne'nin beyleri, paşaları genelde Kırkpınar sonrası, Sarayiçi mevkinde güleş tertip ederler. Bu şekilde, Kırkpınar'ı izleyemeyenler de Kırkpınar'ın hemen sonrası güleş izlemek imkanına kavuşmuş olurlar. 1878'de Edirne Sarayı cephanelerle birlikte havaya uçunca, 1880 yılından sonra sarayın bahçesi mesire yeri olarak kullanılmağa ve Kırkpınar sonrası güleşler de burada yapılmağa başlandı. Ertesi günü, cumartesiydi ve tellallar sabahın erken saatinde, "Pazar günü Sarayiçi'nde güleşler var. Baş ödülü 5 liradır, duyduk duymadık demeyin" diye bağırmağa başladılar. Yusuf ile ustası da, sabahleyin bir güzel kahvaltı yaptıktan sonra, Sarayiçi'ne doğru yola koyuldular, Güleşlerin yapıldığı yere geldiklerinde, meydanın kadın-kız, çoluk-çocuk her yaştan Edirneliler tarafından doldurulduğunu gördüler. Aliço da oradaydı. Güreşi tertip eden ağalar, Aliço'ya, "Koca Pelvan. Sen başa çıkınca bütün düzen bozuluyor. Başpehlivanlar başaltına, başaltı pelvanları da ortaya soyunuyor, bütün düzen bozuluyor. Yetişmesini isteğimiz küçük pehvanlar da büyüklerle güleşmek zorunda kalıp ödül alamıyor. Gel sen güleşme biz seni memnun ederiz." ricasında bulundular, Aliço da kabul etti. Kırkınar güreşlerinde büyük başarı gösteren Ada Köyünden Halil burada büyükorta boyda güreşe çıktı ve bütün rakiplerini toz duman ederek, Edirnelilerin haklı gururu olduğunu gösterdi. Edirneliler, genç irisi Halil'i yere göğe sığdıramıyorlardı. Edirneliler, bu Halil'in çok yakın zamanda, Aliço'nun yerini alacağına yürekten inanıyorlardı. Ağalar, ballandıra ballandıra yanlarında güreş seyreden Aliço'ya Halil'i anlatıyorlardı. Aliço da Halil'in güreşlerini dikkatlice seyretmiş ve her halinden beğendiğini belli etmişti. Yusuf ve ustası başa çıktılar. Aliço soyunmadığı için, Yusuf ve ustası karşılarına çıkan rakiplerini yenerek sona kalmışlar, birbirlerine düşmüşlerdi. Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.