Omzundaki ıslaklık sidikti. Rakibi altına kaçırmıştı. Güreş, yalnızca 2 dakika sürmüştü. Ahmet, Pierri'ye yürüdü, elini sıktı: -Sağ ol be çorbacı. Beni katil olmaktan kurtardın. Pierri, gülümsedi. Ahmet ve menajeri güreşten sonra fazla beklemeyip, kendisini tebrik eden Türk büyükelçilik katibi Mustafa bey ve Türk öğrencilerle birlikte hemen otele döndü. Viyana'yı görmek, Osmanlı'nın, akıncı cetlerinin izini bulmak, kızılelmanın kokusunu duymak için can atıyordu. Menajer, 30 Haziran dahil arka arkaya güreşler yapacağını bu sebepten bu tarihler arasında Viyana'yı gezme işinin zor olduğunu, 30 Haziran'dan sonra bir haftalık bir boşluk bulunduğunu, bu arada gezinin mümkün olabileceğini söyledi. Kara Ahmet, ilk başta, kendisine akıl verdiği için menajere kızar gibi oldu, ancak biraz düşününce haklı olduğunu anladı. Gündüz gezip akşam güreş yapamazdı. Viyana'daki güreşlerini ciddi tutmak, üçüncü defa Viyana önlerinde Osmanlı'ya bozgun yaşatmamak, Viyana'yı hiç olmazsa güreşiyle fethetmek zorundaydı. Mustafa Efendi, bir an olsun Kara Ahmet'i yalnız bırakmıyordu. Çok hoş sohbet, bilgili, özellikle de tarih hakkında çok malumat sahibiydi. Viyana'yı ise avucunun içi gibi biliyordu. Ahmet, onunla Viyana'yı gezmek için sabırsızlanıyordu. 24 Haziran Pazar gecesi Avusturyalı Hilmiyar-Vin ile güreşti. Bu güreşçinin de Avusturyalı olduğunu haber alan Ahmet, 5 dakika içinde rakibini yere serdi. 26 Haziran'da, Alman Dövin'i üç, 27 Haziran'da Alman Niyman'ı 7 dakikada pestillerini çıkara çıkara yendi. Ha Alman, ha Avusturyalı fark etmez, hilali ayaklar altına nasıl alırsınız diyerek rakiplerine meydanı dar getiriyordu. Güreş organizatörlerinin, "Güreşi çok kısa kesiyorsun. Biraz olsun uzat." Ricaları üzerine Ahmet, 28 Haziran'da Alman Robinethi ile yaptığı güreşi uzattı, onu 25. dakikada yendi, ama, Almanın halini gören organizatörler "Keşke, güreşi uzatmasını istemeseydik" dediler. Ahmet'in 29 Haziran'daki rakibi epey dişliydi. Yeni rakibi, Amerikalı Fengler'di. Ahmet, 105 kilo çekerken Fengler, 120 kiloydu. Fengler, yabancısı değildi. Paris'teki 1899 Cihan Şampiyonluğu'da karşı karşıya gelmişlerdi, hem de üç defa. İlk güreşleri 23 Kasım 1899'da yapılmış. 40 dakika sürmüş, yenişme olmayınca berabere ilan edilmişti. İkinci güreş, hemen ertesi günü, 24 Kasım'da olmuş, 38. dakikada, Fengler'in başı, Ahmet'in kaşına çarpınca, kanama sebebiyle güreş yarım kalmıştı. Üçüncü karşılaşma ise 25 Kasım'da yapılmış ve 26. dakikada Fengler, güreşten çekilmiş ve Ahmet, galip ilan edilmişti. 29 Haziran 1900 akşamı Amerikalı Fengler ile Ahmet karşı karşıya geldiler. Fengler, tercümanı çağırdı. Tercüman, işaret ederek seyircileri susturdu ve Fengler'in sözlerini tercüme etti: "Bu vahşi Türk ile daha Sekiz ay önce Paris'te üç defa karşı karşıya geldik. Seyircilerin desteği ve sakatlandım bahanesiyle elimden kurtuldu. Bu Türke, bu gece, Viyana-Capistrankanzel meydanındaki heykelde yapılanları yapacağım. Bu heykelde, papaz Johannes von Capistrano, yeniçeriyi ve hilali ayakları altında eziyor, ben de bu Türkü bugün ayaklarım altında ezeceğim. Ezeceğim ki bir daha biz Hristiyanların karşısına güreşçiyim diye çıkma cesareti göstermesin. ¥ DEVAMI VAR