Üzeri kan içinde kaldı

A -
A +

Beş dakika sonra, Pytlasinski, mindere döndü. Çenesinin yan tarafı sarılmıştı. Hakem, jüri heyeti tarfından, her iki güreşçiye de birer ihtar verildiğini açıkladıktan sonra, güreşi tekrar başlattı. Güreş, kıran kıranaydı. Sanki, Plevne'de Gazi Osman Paşa komutasındaki Türk kuvvetleriyle Rus askerleri çarpışıyorlardı. Rus, kol kapmayı denedi. Ahmet, direndi vermedi. Vermediği gibi Rus'un kolunu kaptı. Yanına çekerek arkasına dolandı, bel kündesiyle yere indirdi. Ahmet, tek kle, ile çevirmeğe çalıştı. Rus'a kolunu kaptırmamak için çok dikkatli davranıyordu. Ahmet, yerde bir şey yapamayınca, Rus'u bıraktı. Güreşin başından beri ilk defa "Haydi bre" diyerek naralandı. Ellerini koltuk altlarından geçirip sırtında birleştirerek çapraz oyununu aldı. Bir müddet, geri geri sürdükten sonra inanılmaz bir şekilde, çevirip yere attı. Herkes, heyecan içinde ayağa fırladı. Ancak, Pytlasinski, yan üstü düşmüş, yenilmemişti. Ahmet, rakibinin üstüne gitmedi. Ayağa kalkmasını bekledi. Toparlanmasına fırsat vermeden hemen elenseyi yerleştirdi. Rus güreşçi tekrar yere düştü. Ahmet, rakibini yerde bastırdı. Çevirmek için uğraştığında, parmağının çok acıdığını hissetti. Yerdeki, zorlu mücadele sırasında, Rus güreşçinin yara bandı açıldı. Ahmet'in üzeri kan içinde kaldı. Ahmet, hakeme işaret etti. Hakem güreşi durdurdu. Pytlasinski, ayağa kalktı. Yarası kanıyordu. "Güreşe devam edemeyeceğim" deyip minderi terk etti. Kara Ahmet, giden rakibinin arkasından baka kaldı. Hemen Pierri ile birlikte, jüri heyetinin yanına gitti, güreşe devam etmek istediğini söyledi. Jüri, doktoru, Rus güreşçini soyunma odasına gönderdi. Doktor, Pytlasinski'nin güreşemeyecek durumda olduğunu bildirdi. Jüri ile konuşan hakem, Pytlasinski'nin sakatlığı sebebiyle güreşin yarım kaldığını açıkladı. Ahmet de büyük bir üzüntü içinde minderi terk edip soyunma odasının yolunu tuttu, oradan da hemen oteline geçti. Olmamıştı işte. Bütün gayretine rağmen, yaklaşık otuz dakika süren güreş sonrası Rus güreşçisini yenememişti. Yenemediği gibi, hırsa kapılıp, sinirlenip, nezaketi, güreş geleneğinin değişmez kurallarını bir kenara itmişti. Ahmet, bütün bunları düşündükçe kendi kendini yiyordu. Ahmet, soyunma odasına çekilmiş, kızılelmayı karşısına almış bakıyordu. Aklı, kızılelmadan, Benoit'e, Benoit'ten de Cont de Chambre'ye gidiyordu. Benoit'e kavuşması, güreşlerdeki galibiyetlerine bağlı olması, Ahmet'i kontroldan çıkarıyordu. Son iki güreşte rakibinin Rus olması ise Ahmet'e hep Plevne'yi, kadın, çoluk-çocuk öldürülen yüzbinleri hatırlatmıştı. 21 Ocak 1900 tarihli Fransız gazeteleri Ahmet'in Rus güreşçisiyle yaptığı güreşin haberleriyle doluydu. Haberler genelde menfiydi. Fransız basını Ahmet'e cephe almıştı. Vaktiyle nasıl Koca Yusuf'a, "gaddar", "zalim", "vahşi" dedilerse şimdi aynı şeyi Ahmet için söylüyorlardı. Gazetelerin haberleri kendisine okunan Ahmet, acı acı gülüyor, alkışların, desteklerin, güzel sözlerin ne kadar çabuk kanatlanıp gittiğini daha yakından görüyor... "İnsana dayanma ölür, ağaca dayanma kurur." atalar sözünün manasını çok iyi anlıyor... yaptığı her işin Hak rızası için olması konusunda gayretleniyordu. ¥ DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.