Yenilmek değil çalışmamak ayıp

A -
A +

Her üç güreşte de Ahmet'in ne kadar üstün, ne kadar mertçe güreştiğine şahit olan ve onu seven Parisliler, Ahmet'in üç güreş sonunda galip ilan edilmesini istiyorlardı. Halkın baskısıyla jüri tekrar toplandı. 10 Ocak 1900 Çarşamba günü dördüncü bir güreş yapılmasını, bu güreşin süresinin iki saat olmasına ve Pons, Ahmet'i yenemezse, iddiasını gerçekleştiremediği için Kara Ahmet'in galip ilan edilmesine karar verdi.. Ahmet, 9 Ocak tarihli Velo gazetesinde çıkan demecinde, "Çok yerinde bir karar. Jüri, Fransız halkının sesine kulak vererek işte şimdi adaletli bir karar verdi. Benim memleketimde, böyle bir kararı rakibin kendisi verir, rakibinin kendisinden üstün olduğunu ilan ederdi. Hâlâ güreş yapan Adalı Halil ve Kurtdereli Mehmet pehlivan var. İkisi de çok zorlu, çok yiğit, Osmanlı'daki pehlivanların en üstünlerindendirler. Koca Yusuf'a yakın pehlivanlar. İkisi defalarca karşı karşıya geldiler. Birbirlerine üstünlük sağlayamadılar. Her ikisi de diğerini galip ilan etti. Araya, güreşin pirleri girdi ve bu iki yiğidi, birbirlerinin güreş hayatını bitirmemeleri için kardeş pehlivan ilan ettiler." dedi. Gazetecinin "Peki yarın, Pons ile yapacağı dördüncü güreş hakkında ne diyorsun?" sualine "Ne olacağını Allahü tealadan başka kimse bilemez. Güreş bu, yenmek de var, yenilmek de. Biz, güreşte yenildiğimize değil, güreşte gücün, ustalığın, mertliğin hakkını vermediğimize, başarılı olmak için gerektiği kadar çalışmadığımıza üzülürüz. Eğer, bütün bunları yapıp da galip gelememişsek yenilmeyi en büyük şeref kabul eder, bunda da nice bin hayır vardır, deriz. Yarın tabii ki galip gelmek için çalışacağım ve inşallah galip geleceğim." cevabını verdi. Paris'te hemen hemen bütün gazeteler bu güreşten bahsedeliyordu. Le Figero'nun güreşin yapılacağı günkü 10 Ocak 1900 tarihli nüshasında, "Fransız lisanında 'Bir Türk kadar kuvvetli' sözü vardır. Bu sözün ne zaman çıktığı iyi bilinmiyor. Ancak, iyi bilinen bir şey varsa, Fransızlar, Koca Yusuf'un Paris'te yaptığı güreşlerde bu sözün ne anlama geldiğini çok iyi öğrendiler. Pons'un bu ana kadar yenemediği bu sempatik, mert, fazla iri olmayan Türk Pehlivanı Kara Ahmet, bu atalar sözümüzün pek doğru ve haklı olarak söylendiğini ispat etti." diye yazıyordu. Güreş günü, Folies Bergere tiyatrosu akşamdan hınca hınç dolmuştu. Halkın heyecanı saat 23.00'te bandonun güreş marşını çalmasıyla büsbütün arttı. Marşın arkasından gülen yüzüyle Ahmet, güreşin yapılacağı salona girdi. Ahmet'in görünmesiyle koca tiyatro, alkış, ıslık ve Karamel seslerinden yıkıldı. Ahmet, Fransız seyircileri dört bir taraftan çok hoşa giden selamıyla selamladı. Bu hareketi, Fransız seyircileri iyice çıldırttı. Pons'u ise kızdırdı. Seyircilerin müthiş tezahüratı altında hakemin düdüğüyle güreş başladı. Ahmet, son derece sakin, Pons ise sinirliydi. Berabere kalmak Ahmet'e yetiyordu. Pons ise, telaşlıydı. Çünkü, mutlaka galip gelmesi gerekiyordu, eğer galip gelemezse şampiyonlar şampiyonu ünvanı Kara Ahmet'e geçecekti. Pons, saldırıyor, oyun almak için çalışıyordu. ¥ DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.