Beş akıncı beyinin diktiği beş çınar, tez zamanda büyümüş, gölgesinde, mazlumlara huzur verir ve burası "Beşçınar" diye bilinir olmuş. Buraya Tanzimattan sonra, Avrupa'ya benzemek için sergi yeri için Millet bahçesi yapıldı. Selanikliler, çoluk-çocuk buraya gelir oldu. Beşçınar'daki Millet bahçesini çalıştıran İpekçi İsmail Bey, Selanikli güreşsever isteğiyle yine güreş tertip etmişti. 1895-14 Temmuz Salı günü, öğleden sonraydı... Beşçınar mevkiindeki güreş meydanı, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı. Hergeleci İbrahim ve Adalı Halil'in geleceği günler öncesinden duyurulmuştu. Herkes, büyük bir merakla bu ikisi arasındaki güreşi bekliyordu. Dokuz ay önce iki pehlivan arasında Kavala'da yapılan güreş berabere bitmişti. Adalı Halil, her gittiği yerde, "Hergeleci ile olan hesabımı göreceğim." diyerek ortalığı kızıştırmıştı. Hergeleci İbrahim ve Kara Ahmet, gönül dostları Kavalalı Mümin Hoca'ya misafir olduktan sonra Beşçınar'daki güreş yerine geldiler. Ama hepsi iyi gelemediler. Hergeleci çok fena halde ishal olmuştu. Üç dört gündür devam eden ishal, Hergeleci'yi iyice zayıf düşürmüştü. Mümin Hoca defalarca "İbrahim, bu halde güleşemezsin." demiş ancak dinletememişti. Hergeleci, "İnsanlar, 'Korktu da çıkmadı' diye konuşarak su-i zanna düşebilirler. Güleşte yenmek kadar yenilmek de şereftir, aslolan ermeydanına çıkıp güleşmektir." diyerek beyaz gömleğini giyindikten sonra soyunmuş ve daha sonra kispetini bedenine kuşanmıştı. Kara Ahmet, Hergeleci İbrahim'e, "Usta, hastasın, hiç olmazsa müsaade et de, Adalı ile ilk elde ben tutayım." dedi. Fakat, Hergeleci, "Adalı ile baş edebilmen için daha çok vakit var." diyerek kabul etmedi. Pehlivanlar, kazan başına geldiler, selamlaştılar. Başa güreşecek dört pehlivan vardı; Hergeleci İbrahim, Adalı Halil, Kara Ahmet ve Molla Ali. Kara Ahmet, ustasına baktı. Yüce iyice sararmıştı, hastalığın iyice halsiz bıraktığı belliydi. Adalı Halil ise azgın bir boğa gibi Hergeleci İbrahim'i süzüyordu. Adalı Halil, Hergeleci İbrahim'i kispet kasnağından yakalayarak, cazgıra, Hergeleci ile güreşmek istediğini söyledi. Kara Ahmet de hasta olan ustasını Adalı Halil'in gazabından kurtarmak için Adalı ile tutmak istediğini açıklayınca Adalı Halil kızarak, "İlk elde beni isteyebilmen için daha çok ekmek yemen lazım. Haddini bil" dedi. Ahmet, tam ağzına geleni söylüyordu ki ustasının, "Adalı pelvan haklı Ahmet. Adalı ile güleşebilmek için daha çok ekmek yemen lazım" şeklinde müdahalesi üzerine bir şey diyemedi, ama Adalı Halil'in sözleri akkor bir taş gibi yüreğine oturdu. Cazgır, Hergeleci'nin itiraz etmemesi üzerine, onu, Adalı ile eşleştirdi. Bu şekilde Kara Ahmet de, Molla Ali ile birbirine rakip oldu. Cazgır, pehlivanları Kıbleye karşı el bağlattıktan sonra duasını yaptı, salavat ve Allah Allah sesleri arasında ermeydanına saldı. İlk elde Adalı Halil ile Hergeleci İbrahim'in birbirleriyle tutmaları Selaniklileri çok sevindirdi: -Te be bugün ermeydanı şenlenecek desenize. -Geçenki güleşleri berabere bitmişti, bakalım şimdi ne olacak. > DEVAMI VAR