Yer yerinden oynadı -250-

A -
A +

Pons, açıklamasında "Araya Osmanlı'nın Paris Sefirinin adamları girdiler, Yusuf'a güreşleri biraz uzatmanın ihanet olmayacağını anlattılar, Yusuf ikna olur gibi oldu. Bundan sonra organizatörler, Tchamouk'u (çabuku) Yavash'a (yavaşa) çevirmek için uğraştılar. Ama bu boşuna oldu. Türkler, rakipleriyle bir iki dakika oynadıktan sonra bunu yeter buluyor, sırtlarını mindere yapıştırıveriyorlar." diyordu. Foli Berjer gösteri merkezindeki güreşlerin dördüncü haftasında, ilk defa bir Fransız güreşçisi bir Türk güreşçisini yendiği zaman bütün Fransızlardan aynı feryat yükseldi: "Nihayet!.." İşin garibi, Yusuf'a 4 saniye içinde yenildikten sonra da hâlâ dünya şampiyonu tanıtılan Sabes'in yendiği güreşçi, dört Türk güreşçisinden en hafif olanı Küçük Yusuf'tu. Hele bundan birkaç gün sonra, Fransızların büyük şampiyonu Paul Pons, berabere biten iki karşılaşmadan sonra, üçüncü de, Filiz Nurullah'ın sırtını yere getirince adeta milli bayram ilan edildi. Bir anda, güreş sahnesi, çiçekler, şapkalar ve mendillerle doldu. Bugüne kadar yapılan güreşlerde yalnızca Küçük Yusuf ve Filiz Nurullah yenilmişti, ama Fransız gazeteleri öyle bir yaygara koparmışlardı ki, bu gazeteleri okuyan, Yusuf hariç bütün Türk güreşçileri perişan edilmiş zannedecekti. Artık, Fransızların bütün hedefi, Yusuf'tu. Gazeteler sadece Yusuf'tan ve onun yenilmez ününden bahsediyorlardı. 20 Nisan 1895 tarihli Le Petit Parisien gazetesinde, "Bütün dünya güreşçileri dişlerine kadar bilenmiş Yusuf ile boy ölçüşmek için sıra bekliyor" başlığıyla verilen haber gerçeği yansıtmıyordu. Güreşçilerin Yusuf'a diş bilediklerin kesindi, çünkü o gelmiş, rahatlarını, şike üzerine kurulu düzenlerini bozmuştu, Yusuf'a karşı sıra bekledikleri haberiyse ortalığı kızıştırmak için uydurulmuştu. Rakip dayanmadığından ve seyircilerin Yusuf'un güreşini biraz dah seyretmesi için, Yusuf, iki pehlivanla arka arkaya güreşiyordu. Yusuf'a on dakika dayanana 500 Frank ödül konmuştu, ancak bu ödüle biraz olsun yaklaşan olmamıştı. Gambier ve Raul gibi meşhur iki güreşçi bile Yusuf'un karşısında toplam 20 dakika dayanamadılar ve 500 frankı alamadılar. Artık bütün dikkatler, Fransızların uzun yıllar Avrupa'nın en kuvvetli, en usta güreşçisi unvanını kimseye kaptırmayan Paul Pons'a çevrilmişti. Üstelik Paul Pons, tam bir dev olan Filiz Nurullah'ı yenmişti. Pons, nisan 1895 tarihine gelinceye kadar Yusuf ile güreşmesi tekliflerini çeşitli bahanelerle geri çevirmişti, ancak, Paris halkı ve güreş organizatörleri öyle sıkıştırmağa başladılar ki, artık kaçacak, bahane uyduracak hali kalmamıştı. Yusuf'un Paris'te bulunmasından bu yana geçen altı ay içinde Pons, Yusuf'un hiçbir güreşini kaçırmamış, onun güreş tarzını iyice ezberlemişti. Anlaşmanın yapıldığı, Pons'un Foli Berjer'de, Yusuf ile 28 Nisan 1885 tarihinde güreşeceği açıklanınca, yalnız Paris'te değil, bütün Fransa'da yer yerinden oynadı. Gazetelerde, Avrupa'nın kaplanı, padişahın aslanına haddini bildirecek, diye yazıyordu. Biletler, piyasaya çıktığı gün bitmiş, hemen karaborsaya düşmüştü. Foli Berjer'de ancak, Fransa'nın kontları, dükleri, kontes ve düşesleri, yer bulabilmişti. Kontes ve düşesler, baloya gider gibi, en renkli, en güzel, son model, dekolte elbiselerini giymişlerdi. Beklenen saat geldi. İlkönce meydana, Fransızların büyük şampiyonu Paul Pons, çıktı, iki metreye yakın boyuyla bir dev gibiydi. > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.