Hemen Tosun Bey'in yanında oturan Yusuf da, seyredenleri hayran bırakmıştı. Onun da Tosun Bey'den geri kalır tarafı yoktu. Tosun Bey, "Bre gavurcukların yanına gidiyoruz. Osmanlı'nın şerefini ayaklar altına almıyalım. Osmanlı yiğidi nasıl olurmuş onlara gösterelim" diyerek Yusuf'u kendi elleriyle giydirmişti, hem de kendi damatlık elbiseleriyle. Yusuf, Tosun Bey'e çok direnmişti... Yusuf, bir türlü kabul etmek istememişti, böyle bey çocukları gibi giyinmeyi, "A be beyim. Büüle, şeir gençleri gibi giyinmek bize yakışmaz. Bu süslü püslü şeyleen içinde ben çok sıkılırın" diyerek giymemek için direnmişti. Ama karşısındaki Tosun Bey'di, dinler mi itiraz. "A be, gâvurcuklaan karşısına çıkcaaz. Gürsünler, Osmanlı yiidi nası olurmuş. Soona saa, bakmaa kıyamadıım damatlıklaamı giydiririn bre! Hanımın bile benden izinsiz bunnara bakmasına izin vermem." diyerek zorla giydirmiş ve giydirdikten sonra, Yusuf'u şöyle bir seyretmiş, gözyaşlarını tutamıyarak, "A be Yusuf! Allah nazardan saklasın. Pek te yakıştılaa sa. Artık bu elbiselee seendir. Damatlıında da inşallah bunnarı giyesin. Seni büüle görünce damat olduum günneri atırladım bre" demiş, Yusuf'u bir baba şefkatiyle bağrına basmıştı. Yusuf'un salona girdiğini farkeden Nadya, Yusuf'u yeni elbiseleri içinde görünce, aklı başından gitmişti. Yusuf, ne kadar da yakışıklı olmuştu. Nadya, ayakta duramamış, Rayka'ya dayanmıştı. Rayka, durumu anlamış ve Nadya'ya takılmıştı: -Bre Nadya! Seninkisi ne kaa yakışıklı olmuş. Senin yerinde ben de olsam, babamı dinnemeden şu Yusuf'a koşarak varirdim. Nadya, kızardı ve Rayka'ya cevap veremedi. Hemen kendisine ayrılan koltuğa oturdu. Gözleri, Yusuf'taydı. Kendisine bakıp bakmayacağını ölesiye merak ediyordu. Yusuf'ta da, Tosun Bey'inkisiyle aynı altın sırmalı yelek vardı. Yeleğin sırma ışıklarıyla tezat yapan kara ibrişim işlemeli lacivert cepkenle (*) tam kartal görünümündeydi.. Cepkenin kolları, geniş omuzlardan taşıyor ve yenleri pazulara sımsıkı sarılan çizgili Halep kumaşından bir mintanın gümüşe oturtulmuş akik düğmelerine sürtünüyordu. Tosun Bey'inkiyle aynı püsküllü Trablus kuşak, aynı stil sahtiyani çizmeler ve sırma işlemeli bordo şalvar. Bütün bunların üstüne, iri bebekli, sert bakışlı çakır gözler, ince kara kaşlar ve ince pala bıyıklar. Bu görünüşteki Yusuf'u seyre doyum olmuyordu, özellikle de Nadya gözlerini Yusuf'tan alamıyordu... Filibe isyanını soruşturmak için kurulan Komisyonun bulunduğu salondaki herkes, bir Rayka ve Nadya'ya bakıyor, arkasından da onlara cinsel tacizde bulunduğu çirkin şekilde iddia edilen Yusuf ve Tosun Bey'e bakıyorlardı. Tosun Bey ve Yusuf, başlarındaki uzun püsküllü, yumuşak azizi feslerini düzelterek gözlerini komisyon üyelerine diktiler. Salonda kısa bir sessizlik oldu. Bu sessizlik içinde, delegeler de gazeteciler de bu iki erkeği hayran hayran seyrettiler. * DEVAMI YARIN ........ (*) Cepken: Kolları yırtmaçlı yakasız üst giysisi.