Yusuf, ya sabır çekti ve eliyle kanayan burnunu sildi. Hem hakem hem de Pons, hayal kırıklığına uğradılar. Yusuf karşılık vermemişti. Hakem düdük öttürdü, doktoru çağırdı, doktorla birlikte, Doublier de geldi ve Yusuf'a mendil verdi. Yusuf, burnunu sildi. Orta hakem, başhakemle görüştü, kararını açıkladı, Pons'a üçüncü ihtar verilmiş ve mağlup ilan edilmişti. Seyirci karara büyük tepki gösterdi. Islık ve yuh sesleri arasında eline geçenleri, mindere fırlattı. Doublier, durumu açıklayınca Yusuf, "Hakemlere söyleyin, ben böyle bir galibiyeti kabul etmiyorum, bizde hakem kararıyla galibiyet yoktur, galibiyet bileğin hakkıyla alınır. Güreşe devam edeceğim." dedi. Doublier, durumu hakemlere bildirdi, bu sırada seyircinin tepkisi görülmemiş dereceye çıktı. Hakemler, Yusuf'un isteğini Osmanlı'nın Paris sefirine söylediler, sefir, "Yusuf, bilir, onun işine karışmayız" cevabını verdi. Güreşi devam ettirmek, organizatörlerin de işine geliyordu. Ve güreşin devamına karar verdiler, Yusuf'un hakem kararıyla galibiyeti kabul etmediği bunun için güreşin devam edeceği açıklandı. Bu kararı duyan Fransızlar, şaşırdı, bu nasıl adamdı böyle, galibiyeti kabul etmiyordu. Fransız erkek seyirciler ilk olarak Yusuf'u alkışladılar ve Jozef diye tezahürat ettiler. Güreşin tekrar başlamasından bir kişi hariç herkes memnundu. Memnun olmayan tek kişi, Pons'tu. Güreşin devamı halinde başına ne geleceğini iyi biliyordu. Hakemin başlama düdüğüyle beraber, bu sefer Yusuf, çok ani hücum etti. Pons'u göğüs çaprazına aldı, masa hakemlerinin bulunduğu yere kadar sürdü. Ayaklarını kullanmadan yarı saltoyla Pons'u mindere savurdu, mindere serilen Pons'un kaçmasına fırsat vermeden, bastırdı. İki kolunu, rakibinin koltuk altlarından geçirip ensesinde birleştirerek kurt kapanı, çift kle alarak zorlamağa başladı. Pons, kurt kapanıyla sırüstü gitmemek için direniyordu, fakat Yusuf'un korkunç kuvveti dayanılmazdı, tam kendini bırakıp yenilirken Yusuf, boyunduruğu biraz gevşetiyor, bu zamanda Pons ümide kapılarak, boyunduruğu zorlamağa başlıyordu. Yusuf, Pons'u, bu şekilde on dakika kadar oyaladı, bütün ağırlığını ona taşıttı ve cezasını yeteri kadar bulduğuna inandığında da, hafifçe yüklendi, mağrur şampiyon sırt üstü gitti. Güçten düşen Fransızlar'ın büyük şampiyonuna hafifçe yüklenmek yetmişti. Yusuf, Pons'a şöyle bir baktı, gördü ki kıpırdayacak vaziyeti yok doğruldu, galibiyet selamını çaktı. Hakem de düdüğünü öttürdü, Yusuf'un sağ kolunu kaldırarak galibiyetini ilan etti. Hakemin galibiyetiyle birlikte, hayret verici bir şey oldu. Yusuf'u yuhalayan, eline geçen şeyleri ona fırlatan Fransız seyirciler, şimdi ayakta Osmanlı'nın arslanını alkışlıyorlardı. * * * İki defa yarım kalan güreşten sonra, Yusuf'un Fransızlar'ın efsanevi şampiyonu Pol Pons'u su götürmez şekilde yenmesi, Yusuf'un mağlubiyetini görmek için bütün servetini vermeye hazır olanların son ümidini de söndürmüştü. Pons'la yaptığı son güreşten sonra, Paris'te Yusuf'a rakip bulamadılar. Bu sırada, Doublier ile Yusuf'un yolları tamamen ayrılmış, Yusuf ve arkadaşları Bulgar Petrov ile çalışmağa başlamışlardı. Kara Osman da, Yusuf'un grubundan ayrılarak, Doublier'in menajerliğinde güreş kovalamağa başladı. DEVAMI VAR