Yusuf, özür dilemişti -259-

A -
A +

Yusuf, şaşırdı: -Şart mı hocam, ne şartı? -Doublier'den, "Çorbacı, kusura kalma, seni üzdük, sen, bilmeden bize domuz eti yedirmişsin, hakkını helal et, özür dilerim" diyeceksin. Mehmed Hoca'nın söyledikleri karşısında Yusuf'un eli ayağı buz kesti. Bunları nasıl derdi, suçlu olmasına, bilerek kendilerine domuz eti yedirmesine rağmen ondan nasıl özür dilerdi. Yusuf, cevap veremedi. Mehmed Hoca kızar gibi oldu: -Bre Yusuf, ne konuşmazsın. Özür dilemek, sana çok mu zor gelir. Sana ilk derste; gerçek pehlivanın nefsini yenen olduğunu öğretmediler mi? Gerçek yiğitliğin, hakiki pehlivanlığın haklıyken özür dilemekte olduğunu bilmez misin? Mehmed Hoca, yerden göğe haklıydı, garip Yusuf, boynunu büktü: -Haklısın hocam. Siz uygun görürseniz, ayaklarının altını da öperim. Yusuf'un samimi sözlerine Mehmed Hoca, gülümsedi: -Yusuf'um, bilirim, senden istediğim şey çok zor, ama, yiğitlik, pehlivanlık, zor, nefse güç geleni yapmaktadır. HHH Doublier, Yusuf'un kendisini aramasından o kadar kormuştu ki, Bulgar Petrov, ancak onbeş gün sonra kendisine ulaşabilmişti. Petrov, Doublier'i, Yusuf'un kendisine bir şey yapmayacağı, konusunda çok zor ikna etmişti. Doublier, Yusuf ile ancak en az on adet polisin bulunduğu bir mekandan karşılaşmayı kabul etmişti. Doublier, yaşadıklarına, duyduklarına bir türlü inanamıyordu. Onbeş gün ölüm korkusuyla yaşadıktan, "Keşke böyle bir şey yapmasaydım" diye büyük pişmanlıklar çektikten sonra, yaşadıkları rüya gibiydi. Kendisini öldürmek için Paris'in altını üstüne getiren Yusuf gelmiş, elini sıkmış ve "Çorbacı, kusura kalma, seni üzdük, sen bilmeden bize domuz eti yedirmişsin, hakkını helal et, özür dilerim" demişti. Yusuf, özür dilemek için elini uzattığında, etrafında on polis olmasına rağmen Doublier'in aklı başından gidiyordu. Ama korktuğu olmamış, Yusuf, özür dilemekle yetinmiş, başka bir şey yapmamıştı. Şimdi, Foli Berjer gösteri merkezinin güreşçilere ait odasında Yusuf'un giyinmesi için bekleyen Doublier, son onbeş günde yaşadıklarından sonra on yaş birden ihtiyarlamış gibiydi. Yusuf'u, görünce titremekten kendini alamıyordu. Yusuf ile Pons, arasında üçüncü güreşin, Yusuf'un ileri sürdüğü şartlar kabul edilerek yapılması kararlaştırılmıştı. 1895'in Mayıs'ın Pazar gününün gecesinde, Fransızlar Foli Berje gösteri salonunu hınca hınç doldurmuşlardı. Bu sefer, sağında Doublier, solunda Bulgar Petrov olmak üzere, önce Yusuf, meydana çıktı. Salonu dolduran Fransız bayanlar tarafından alkışlanırken, erkekler ıslıkla protesto etti. Yusuf, protestolara aldırmadan, seyircileri eliyle selamlayarak yerine geçti. Köşesine oturduğunda, başında fes olan bir kimse yanına geldi, "Sefir hazretlerinin selamı var, kendisi güreşi izlemeye geldi. Bir haksızlık yapılmaması için yöneticilerle görüşme yaptı." dedi ve Osmanlı'nın Paris Sefirinin oturduğu yeri işaret etti. Yusuf, işaret edilen yere baktı, protokol sırasının orta yerinde, fesli, ak sakallı, güleç yüzlü bir zat oturuyordu. Yusuf'un kendisine baktığını görünce el salladı. Yusuf, hemen minderden indi. Sefirin yanına geldi, karşı koymasına meydan vermeden eline öptü. Osmanlı Sefiri, Yusuf'un bu hareketinden çok memnun oldu, "Oğlum merak etme, idarecilerle görüşüldü, sana karşı en ufak bir haksızlık yapıldığını hissedersem, burasını terk ederim, Osmanlı Sefirinin bir yeri terketmesinin ne demek olduğunu Fransızlar iyi bilirler" dedi. > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.