Yusuf yeniliyordu -211-

A -
A +

Hergeleci, Yusuf'un aklının almadığı usta hareketler ve vücut çalımlarıyla elenseleri boşa çıkarıyordu. Yusuf'un aklına, İbrahim Pehlivanın dedikleri geldi. İbrahim Pehlivan, "Hergeleci rakiplerini cin gibi çarpıyor, kimsenin daha önce görmediği oyunları uyguluyor, oyun içinde oyun gösteriyor" demişti. Bu sebeple Yusuf, çok dikkatliydi. Yusuf, ne kadar dikkatli olursa olsun karşısındaki Hergeleci'ydi. Yusuf, tırpan için ayağını savurduğu anda olanlar oldu. Hergeleci, Yusuf'un havadaki ayağını kaptı. Yusuf, can havliyle kendini yere attı. Hergeleci de hemen bastırdı. Önce sarma vurmak için Yusuf'u yere yaymayı denedi, ancak muvaffak olamadı. Yerde müthis bir mücadele vardı. Yusuf, iki defa ayağa kalkmayı denedi. Hergeleci ikisinde de Yusuf'u belinden yakalayıp çengelleyerek yıkmağı başardı. Yusuf, tam manasıyla şaşkındı, Aliço'nun altında bu kadar zorlanmamıştı. Bu nasıl bir pehlivandı böyle. Ufak tefekti ama ayağa kalkmasına mani oluyordu. Sonunda Yusuf, kalçaları üzerine oturmayı başardı, yıllarca yapılan çamur idmanıyla çelikleşen pençeleriyle Hergeleci'nin bileklerini yakaladı. Hergeleci'nin göbeği üzerinde kenetlenen ellerini çözmek için zorlamağa başladı. Hergeleci, ellerinin demir mengeneye sıkıştınığını zannetti. Bilekleri kopacak gibiydi. Yusuf'un pençelerindeki korkunç kuvvete daha fazla dayanamadı elleri birbirinden ayrıldı. Yusuf, tek ayağı üzerinde dönerek ayağa kalktı. Yusuf'un arkasından ayağa kalkan Hergeleci çoşmuştu, narayı patlattı: -Hay maşallah bre Yusuf agam. Yusuf, Hergeleci'nin coşkun haline tebessüm etti o da narayı savurdu: -Sana da maşallah İbram Pelvan. Sen neymişsin ba! İki pehlivanın son derece cansiperane, merdane mücadeleden sonra karşılıklı naralaşmaları seyircileri de coşturmuştu, kendilerini tutamayıp ağlayan vardı: -Sağ olun yiğitler bize bugünleri gösterdiniz. -Yüce Mevlam her ikinizden de razı olsun. -Maşallah deyin yiğitlere. Oğlu Said Beşir, Filiz Nurullah ve Küçük Yusuf ile birlikte güreşi seyreden İbrahim Pehlivan, hayatının en mutlu günlerini yaşıyordu. O korkunç Urus savaşından sonra gülmeyen yüzü gülüyordu, hayatında bu kadar heyecanlandığını ve mutlu olduğunu hatırlamıyordu. Hergeleci Yusuf'a ayakta bir şey yapamayacağını anladı. Yusuf, sarsılmaz bir dağ gibiydi, Hergeleci'nin bütün oyun teşebbüsleri kayaya çarpan dalgalar gibi dağılıyordu. Hergeleci'nin kafasında on tilki dolaşıyordu, onunun da kuyrukları birbirine değmiyordu. Yusuf, müthiş elensesesini tırpanla tamamlayınca Hergeleci yere düştü, Yusuf da yetişip onu bastırdı. Yusuf'un Hergeleci'yi yerde bastırdığını gören İbrahim Pehlivan ellerini dizine vurdu: -Tüh! Ne yaptım ben. Hergeleci konusunda en önemli şeyi Yusuf'a anlatmayı unuttum. Said Beşir, babasının hayıflanmasına şaşırdı: -Baba, neyi söylemeyi unuttun. İbrahim pehlivan, tam Beşir'e söyleyecekti ki, güreş karıştı, seyirciler heyecanla ayağa fırladı. Altta yatan Hergeleci, kolbastı oyununu uygulayarak, sol kolunu Yusuf'un sol bileği üzerinden geçirip kıspet kasnağının arka kısmından yakalamış, gövdesini geri doğru kaydırıp, Yusuf'un sol kolundan bastırak Yusuf'u üzerinden aşırtmıştı. Yusuf, yenilmek üzereydi. > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.