Yusuf'un maksadını ilk önce Roeber, anladı, ama iş işten geçmiş, Yusuf, onu köşede sıkıştırmıştı. Roeber, sağdan kaçmak istedi başaramadı, soldan kaçmak istedi olmadı. Sonunda seyiciler de, Yusuf'un ne yapmak istediğini farkettiler ve Yousuf, Yousuf, diyerek Yusuf'u alkışladılar. Yusuf, avının kaçamayacağından emin bir kaplan güveninde avının üzerine ağır ağır ilerliyordu. Sağdan ve soldan kaçmayı başaramayan Roeber, tam manasıyla köşeye sıkıştırılan kediye dönmüştü. Yusuf ile arasındaki mesafe kısaldıkça, Roeber, panikliyordu. Öyle ki, aradaki mesafe bir metreye düşünce, Roeber'in paniklemesi dehşete dönüştü. Görülen o ki, gazetelere Yusuf hakkında canavar, kemik kıran gibi sözlerin yazılmasını sağlayan Roeber, sözlerinden en fazla yine kendisi etkilenmiş gibiydi. Kendi yalanına kendisi inanmıştı. Yusuf, Roeber'in yanına gelip, tam onu yakalayıp, kolları arasına alacağı sırada kimsenin beklemediği bir şey oldu. Roeber feryat ederek, kendisini 1,5 metre yükseklikteki ringten aşağı attı. Roeber'i sarmayı bekleyen Yusuf'un kolları boş kalmıştı. Yusuf, ne yapsın bilemedi. Hakeme baktı, hakem düdük öttürerek Yusuf'u minderin ortasına götürdü. Düştüğü yerden, Roeber'in feryatları geliyordu. Seyirciler de Yusuf gibi şaşırmışlar, daha rakibi dokunmadığı halde Roeber, nasıl düşmüştü bir türlü anlamamışlardı. Bahis işlerinde tecrübeli bazı seyirciler, oynanan oyunu farkeder gibi oldular ve ıslıklamağa başladılar. Bu sırada, Roeber'in başına gelen doktorlar, onun sakatlandığını, güreş devam edemeyeceğini söylediler. Hakem heyeti toplandı ve kimsenin beklemediğ, güreş tarihini yerinden oynatacak karar açıklandı. Yusuf, faullü güreşmesi sebebiyle hükmen mağlup ilan edildi. Garip Yusuf, rakibine dokunmayı başaramadığı halde, faullü güreşmekten yenik sayılmıştı. Herhalde rakibine nefesiyle faul yapmıştı. Gerçi, nefesinin ona etki edeceği kadar da yaklaşamamıştı ya. Karar, açıklanınca, ortalık karıştı. Seyircilerden müthiş bir protesto yükseldi. Seyirciler, ellerine ne geçerse hakem heyetinin üzerine atmağa başladı. Seyirciler, ne olduğunu anlamışladı. Güreşin kesin favorisi Yusuf'tu. Bahisçilerin yüzde 95'i Yusuf'un galibiyeti üzerine para yatırmıştı. Ancak, maçın sonucunu bilen organizatör ve menecerlerin, mafya liderlerinin dahil olduğu çok az bir kimse Roeber üzerine para yatırmıştı. Roeber, galip ilan edilince, ona para yatıranlar bire beşyüz, bin kazanmışlardı. İşte seyirci, bu oyunun farkına varmış ve zaptedilmez hale gelmişti. Bu arada, seyirciler arasında bazı kimselerin İngilizce "Vurun, öldürün, Linç edin Yusuf'u, sattı bizi" sözleri duyuldu. Bu sözler, seyirciyi iyice çıldırttı Yusuf, ortada şaşkın şaşkın duruyordu. Kimse ne olduğunu, doktorların ne dediğini, hakemlerin ne karar verdiğini ona anlatmamıştı. Bu sebeple, Yusuf, sert güreşti diye tepkilerin kendisine olduğunu zannetti, kızdı. Minderin, kenarına geldi, güreş işareti yapıp bağırarak, "A be bizde güleş erkekçe olur, kaçarak güleş olmaz. Gelin, gelin üçünüz, beşiniz birden gelin, hepinizle güreşmeğe hazırım" diyordu. Zaten galeyana gelen seyirci, Yusuf'un hareketini ters anladı, bu anlaşmalı güreşin içinde sen de varsın diyerek tepkisini Yusuf'a yöneltti. Seyirci, Yusuf'un üzerine yürümek için polis kordonunu zorlamağa başladı. Yusuf, hâlâ ne olduğunun farkında değildi, herkese meydan okuyordu. * DEVAMI VAR