‘Ev öylesine boş, neşesiz ve soğuk ki!'

A -
A +

Odaya girdiklerinde Sinan hâlâ uyuyordu. Hikmet Amca merakla Sinan'ın başucuna gelerek yüzüne baktı. -Demek benim kızımın kalbini çalan delikanlı sensin, diye sessizce söylendi. Sonra Sevgi'ye döndü: -Durumu nasıl? Daha çok kalacak mı hastanede? -Belli değil Hikmet Amca. Doktorlar uzun sürmez dedi ama, kaç gün oldu hâlâ kendinde değil. Hikmet Amca dikkatle Sevgi'nin yüzüne bakarak kanepeye oturdu. - Peki sen nasılsın görüşmeyeli? Yorgun görünüyorsun. Rengin de kaçmış. Sevgi omuz silkerek Hikmet Amcanın yanına oturdu: -İyiyim. Galiba iyiyim. Seni özledim, evimizi özledim. -Biliyor musun kızım, senin kıymetini şu birkaç gün içinde daha iyi anladım. Ev öylesine boş, neşesiz ve soğuk ki. Meğer evi ısıtan senmişsin. Sevgi mahcup bir eda ile gülümsedi. -Öyle mi... -Öyle ya... Peki ailesi gelip gitmiyor mu bu çocuğun? -Geliyorlar. Her gün geliyorlar. Ama geceleri ben kalıyorum. Sözlüsüyüm ya! -Evet, şu hikâye! Bir problem çıkmadı değil mi? -Yo hayır, sanırım çıkmadı. Yani bana bir şey diyen olmadı. Şimdilik... Sevgi kafasına takılan soruyu nihayet sordu: -Şey Hikmet Amca, sen buraya benimle bir şey konuşmaya mı geldin? -Aslında kaç gündür gelmeyi düşünüyordum, diye söze girdi Hikmet Amca. Ama bugün mecbur kaldım. Bu sayede seni de görmüş oldum. -Mecbur mu? Neden? Ne oldu ki? -Mahallede bir çocuğa araba çarpmış, bacağı kırılmış. Babası da yok garibin, onu getirdim. Ayağını alçıya aldılar. Ortopedi servisinde 21 numarada yatıyor. Akşamdan beri yanındaydım. Şimdi ben gidip annesini göndereceğim. Sevgi bu ziyaretin korktuğu gibi kendisiyle ilgisi olmadığını anlayınca rahatlayıp, derin bir oh çekti. Demek ki konu şimdilik aile dışına çıkmamıştı. -Akşamdan beri buradaydın ha? Bilseydim gelirdim yanına. -Ayrılamadım ki kızım, çocuk çok acı çekiyordu yazık. Hep yanında durdum. Bir şeyler anlattım acısını unutsun diye. Daha yeni rahatladı da uykuya daldı zavallıcık. -Üzüldüm çocuğa. Neyse ben de bir ara uğrar ilgilenirim annesi gelinceye kadar. Nasıl olsa birazdan Sinan'ın ailesi gelir. Hikmet Amca ayaklanarak; -Eh, hasta ziyareti kısa olur kızım, dedi, ben gideyim burası kalabalık olmadan. -Biraz daha dursaydın be Hikmet Amca. Özlemişim seninle konuşmayı. Bir şeyler ikram edeyim sana. Çay içer misin? Bak dışarıda kantin var, masalar var, ha? -Yok kızım. Sen hastanla ilgilen. Burada işin bitince geleceksin nasıl olsa, evde acısını çıkarırız tamam mı? -Peki, tamam. -Ha, paraya ihtiyacın var mı? Emekli maaşımı aldım dün. -Sağ ol Hikmet Amca. Sözlümün ailesi çok zengin, beni harçlıksız bırakmıyorlar. -Deli kız seni, diye gülerek yürüdü Hikmet Amca... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.