ABD ile ileriye bakarken

A -
A +

Türk-Amerikan ilişkilerindeki gerginliğin giderilmesi için olumlu adımlar atılıyor. Gerek Amerikan Yönetimi'nin, gerekse Türk Hükûmeti'nin bu çabaları, "Geçmişe takılmayalım, ileriye güvenle bakalım!" olarak özetlenebilir. Başbakan Erdoğan'ın Riyad'daki bombalı saldırı sonrasında Başkan Bush'u telefonla araması, taziyet sunması ve iki liderin bu vesile ile hem bölge hem de dünya meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmaları bu "iyileştirme sürecinin" işlediğinin işareti sayılmalı. Ancak bu konuda gözden kaçırılan bir husus var. Türkiye'de bazı kesimler hâlâ "Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesini ve stratejik ortaklık temeline oturtulmasını" istemiyorlar. Bunlar gizli açık, acayip bir direnme içindeler. Her atılan adımı, yapılan dost uyarılarını ve konulara yaklaşım farklılıklarını, maksadı aşan biçimde ele alıyorlar. Bunun sonucunda, sadece ilişkiler gerilmiyor. Aynı zamanda ileriye güvenle bakmak politikalarında da arzulanan ilerlemeler kaydedilemiyor. Geçmişten ibret al ticareti artır Türkiye'de hâlâ, Wolfowitz ve Grossman'ın dost uyarılarını görmezden gelenler ve bunlara hadlerinin (!) bildirilmesini isteyenler var. Bunlar, Türkiye'nin geçmişten ibret alarak ilişkilerine çeki düzen vermek istemesini de yadırgıyorlar. İşin ilginç yanı, bu dost mesajlarının ağırlıklı olarak muhatapları da bu kesimler. Ama ne hikmetse bir özeleştiri yapmaktan dahi korkanlar da bunlar.. Halbuki Türkiye'nin, ilişkileri sağlam temele oturtmak için ortaya koyacağı yeni yaklaşım ve atacağı adımlar çok önemli. Bunun için bir özeleştiri yapılması lazım. Pürüzlerin ve problemlerin giderilmesi gerekiyor. Hükümetin bu noktadaki teşhisi doğru! ABD ile ilişkilerini, "ortak çıkarlar" ve "örtüşen menfaatler" doğrultusunda belirli bir çerçeveye oturtma gayretleri de yerinde ve sağduyulu bir yaklaşım. Öte yandan Washington'da bir dizi temaslarda bulunan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ilişkilerin geliştirilmesi için ortaya koyduğu formül ve söyledikleri de çok önemli. TOBB Başkanı şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye ile ABD arasındaki stratejik ortaklığın 50 yıldır tarifi yoktu. Askeri ve dış politikada, zikzaklar olsa da güzel bir işbirliği vardı. Ama ilişkilerin temeli ekonomidir. Türkiye'nin ABD'nin ticaretinde aldığı pay, binde 2'dir. Ekonomik ayak sağlam olmadan, ilişkilerde zikzaklar daha çok görülebilir!" (Hisarcıklıoğlu'nun ABD temaslarını kısmetse, bir başka yazıda geniş değerlendireceğiz.) ABD ortak stratejik çıkarların farkında Zaten Amerikalı yetkililerin de verdikleri mesajlar ve yapılan son açıklamalar buna yönelik. Önceki gün Beyaz Saray Güvenlik Başdanışmanı Condoleezza Rice'ın konuşması, Dışişleri ve Beyaz Saray sözcülerinin açıklamaları hep bunun göstergesi. Mesela Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Yabancı Basın Merkezi'ndeki basın toplantısında soruları cevaplayan Rice Türkiye ile ilgili olarak özetle şunları söyledi: "Türkiye ile ortak stratejik çıkarlarımızın kesinlikle farkındayız. Türkiye, uzun dönemdir bizim müttefikimiz. Bu ittifak, dostluk ve ortak menfaatlere dayanıyor. Bunun gelecekte de öyle olacağını umuyorum. Yapacak çok işimiz var. Türkiye'nin, birleşik, istikrarlı bir Irak'ın kurulmasında çok büyük menfaatleri var. ABD'nin de ortak menfaati bunlar. Birlikte çalışabileceğimiz alanlar çok. Zaten Irak çatışmasının sona ermesinin ardından, birlikte çalıştık. Türkiye'nin, Irak'ın yeniden inşası çabalarında gerektiği şekilde yeralacağını umuyoruz. İstikrarlı bir Irak, Türkiye için de iyi komşu olacak! Ayrıca Türkiye ve ABD, NATO'da müttefikler. NATO kendini 21. yüzyılın tehditlerine hazırlayıp, kitle imha silahları ve terörizme karşı evrim geçirirken Türkiye, önemli bir NATO müttefiki olmayı sürdürecek. Diğer taraftan Türkiye, demokrasi ve İslam'ın birarada olabileceğine dair bütün dünyaya 'mesaj' olarak da çok önemli. Türkiye ile birlikte çalışmayı sürdüreceğiz!" Rice'ın bu açıklamaları, Amerikan tarafının Türkiye ile ilişkilerini nasıl canlı ve sağlam tutmak istediğinin en açık göstergesi. Bakalım Türkiye bundan sonra daha ne gibi olumlu adımlar atacak? Yeni bir yaklaşımla, Türk-Amerikan ilişkilerini, çerçevesi iyi çizilmiş sağlam bir temele oturtma yönünde ne gibi gayretlerde bulunacak? Duygusal tepkiciliği terk ederek, sağduyulu işbirliği formülünü uygulamaya nasıl geçirecek? Bekleyelim, görelim..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.