Geçtiğimiz Salı günü bütün dünyayı yakından ilgilendiren ABD seçimleri yapıldı. ABD tarihinde bir ilk gerçekleşti. Demokrat Parti'nin Başkan adayı Obama seçimi kazandı ve ilk siyahi başkan oldu. Değişim sloganı ile büyük bir başarı elde eden Obama'dan, hem ABD hem de dünya kamuoyunun beklentileri büyük. Daha doğrusu ekonomisi durgunlaşan ve yaklaşan daha büyük felaketler endişesinin yaşandığı bir ortamda Amerikalıların umudu oldu Obama. Aynı şekilde Bush döneminde sadece tek güç benim diyen, müttefiklerini bile dinlemeyen bir Amerika vardı. Şimdi sadece küresel krizden dolayı değil, aynı zamanda diyalogsuz bir ABD'nin dış dünyada uyandırdığı güvensizlik ortamında da Obama yeni bir umut. Diyalog ve diplomasinin ağırlık kazanacağı yeni bir dönem beklentisi ve umudu var. Ancak Obama, ABD tarihinin belki de en kritik bir döneminde başkan oldu. Sadece Obama'nın değil hiçbir başkanın kolayca baş edemeyeceği zorlu bir ortam var. Böylesine bir ortamda Obama'nın iç ve dış beklentileri tamamıyla karşılaması çok zor görünüyor. Öte yandan Obama'nın başkan seçilmesiyle Türk-Amerikan stratejik ilişkilerinin genel seyrinin değişmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk-Amerikan ilişkileri stratejik ortak çıkarlarla sağlam bir zemine oturmuş durumda. İki ülke ilişkilerinin hem kapsamı hem de konu başlıkları Stratejik Vizyon Belgesi'nde netleştirilmiş vaziyette. Ayrıca ABD, tarihinde hiç bu kadar Türkiye'ye muhtaç vaziyette olmamıştı. Orta Doğu'dan Afrika'ya, Balkanlar'dan ve Kafkaslar'dan Avrasya'ya uzanan geniş bir coğrafyada ABD'nin Türkiye gibi sağlam bir müttefike çok ihtiyacı var. Üstelik bu ihtiyaç giderek daha da büyüyecek. Obama'nın seçim öncesinde Ermeni asıllı seçmenlere soykırımı tanıma sözü vermesinin ve yıllardır Senato'da her Türkiye aleyhindeki faaliyeti kuvvetle desteklemiş Biden'ın başkan yardımcısı seçilmiş olmasının, stratejik Türk-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkilemeyeceğini düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin Obama döneminde çok daha iyi ve tarafları tatmin edici bir seviyeye çıkacağını umuyoruz. Bekleyelim, görelim...