ABD'nin Kıbrıs jesti

A -
A +

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ABD'ye geliyor. Talat'ın "Cumhurbaşkanı" sıfatıyla ABD'ye resmen davet edilmesi, Washington'ın Kıbrıs konusunda attığı yeni bir ileri adım. Aynı zamanda da önemli bir jest. Bilindiği gibi, ABD, 3 Ekim öncesinde ve bilhassa Müzakere Çerçeve Belgesi'ne Avusturya ile Kıbrıs Rum Kesimi'nin sokmak istedikleri hususlar konusunda, "etkili" biçimde devreye girmişti. Rumlar'ın ve Avusturya'nın hizaya getirilmesinde, krizin çözülmesinde, Dışişleri Bakanı Rice'ın ve Amerikalı diplomatların büyük katkısı olmuştu. Rumlara ve dünyaya önemli mesajlar ABD, KKTC'ye yönelik izolasyonun sona erdirilmesi yönünde uzun zamandır çalışıyor. Peş peşe adımlar atıyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında Rumlar'ın büyük itirazına rağmen, ABD Temsilciler Meclisi'nden bir grup milletvekili ve danışmanlarından oluşan KONGRE heyeti, KKTC'yi ziyaret etmişti. Ayrıca Washington, Kıbrıs Türkleri'ne ekonomik destek için de düğmeye bastı. Hem KKTC'ye yatırım kanallarının açılmasında, hem de havayolu iletişimi konusunda birtakım kolaylıkları uygulamaya soktu. ABD'ye gelen KKTC vatandaşlarına önemli vize kolaylıkları sağladı. Bütün bunlar elbette yeterli değil. BM Annan Planı'na referandumda "evet" diyen KKTC'ye artık izolasyonlar tamamen kaldırılmalı. Daha ileri adımlar atılmalı. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde KKTC'ye yönelik ambargo kararlarının kaldırılması için hâlâ Rusya ve Çin'in çekinceleri sürüyor. Veto yetkisi olan bu ülkeler, henüz BM'den KKTC'yi tamamiyle rahatlatacak kararların çıkmasını engelliyor. Bu sebeple ABD'nin KKTC için attığı bu resmi adımlar, daha da önem kazanıyor. Zira bütün bu uygulamalar, adeta "zımmen tanıma" yönünde gelişmeleri işaret ediyor. Rumlar'a ve dünyaya önemli açık mesajlar veriyor. Zaten Kıbrıslı Rumlar'ı çıldırtan da bu durum. Rumlar yıllardır, adanın tek hakimi olarak uluslararası arenada kabul görüyorlar. Kıbrıs konusunun çözümsüzlüğünde, uluslararası camianın, BM'nin ve Avrupa Birliği'nin bu haksız ve adaletsiz yaklaşımının büyük etkisi var. Zira, "Kıbrıs'ın resmi sahibi-Kıbrıs Cumhuriyeti" muamemelesi gören Rumlar bu yüzden, hiçbir çözüme yanaşmadılar. Çünkü her masaya oturma, her çözüm, onları sahip oldukları statüden geri adım attıracak taviz anlamına geliyordu. Bu sebeple Rumlar, hiçbir zaman çözümden yana olmadılar! Ancak KKTC tarafında geçmişte bazı statükocuların yaptıkları büyük hatalar ve her masaya oturuşta Rumlar'dan önce masadan kalkma alışkanlıkları, Rumlar'ın çözüme yanaşmayan taraf olarak tanınmalarını ve tescilini önledi. Ayrıca ellerine "Türkler çözümden kaçıyor" kandırmacası kozu verdirdi. Çözümü ABD sağlar Anlaşmalara aykırı olarak Avrupa Birliği'ne tam üye olup büyük bir başarı elde eden Rum kesimini şimdilerde çözüme zorlayacak tek etken ABD kaldı. ABD'nin böyle bir ortamda hem Rum kesimine baskı yapması, hem de Kıbrıs'ta çözüm ve KKTC'ye izolasyonların kaldırılması yönünde AB ve BM nezdinde atağa geçmesi, bu sebeple çok çok önemli. Talat'ın Washington'a "Cumhurbaşkanı" sıfatıyla resmen davete dilmesi, ABD'nin Türkiye'ye ne kadar değer verdiğinin de bir başka önemli göstergesi. Bush yönetiminin bu olumlu ve önemli tavrı umarız, Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK varlığı konusundaki endişelerinin giderilmesinde de biran önce uygulamaya girer. Vurgulamak istediğimiz bir başka husus da şudur: Bu tip adımlar, stratejik ortaklığın gerekleri olmadan öte anlam taşıyor. Zira Türk-Amerikan ilişkilerindeki duygusal gerginlikleri giderecek ve ilişkilere daha da ivme kazandıracak etkenler, işte bu tip uygulamalardır! Vaadlerin ve verilen sözlerin tutulduğunu gösteren, ilişkileri bozmak isteyenlere fırsat tanımayan bu jestlerin ve adımların artarak sürmesini diliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.