Türkiye için çok kritik olan 3 Ekim kavşağı, kazasız-belasız atlatıldı. Ülkemizin 40 küsür yıldır süren Avrupa macerasının gerçekleşmesi yönündeki en kritik nokta aşılmış oldu. Türkiye, bu kritik kavşağı emin bir şekilde geçerek, 21.yüzyılda uluslararası arenada etkili roller oynayacağının açık işaretlerini verdi. Bugün dünyayı etkileyen iki büyük ekonomik güç var. ABD ve Avrupa Birliği, dünya ekonomisinin lokomotifleri. Ancak sadece ekonomiyle güçlü ve süper olunmuyor. AB'nin dış politikada da etkili bir konuma gelmesi gerekiyor. Zaten bu yüzden ısrarla, "AB'nin ABD'ye alternatif olmadığını ve ABD'siz AB'nin dünyada etkisinin bulunmayacağını" yazıp tekrarladık. Türkiye AB ve ABD arasında köprü müttefik Hollanda'nın AB işlerinden sorumlu bakanı Atzo Nicolai Washington'daydı. Bakan önceki gün, John Hopkins Üniversitesi SAIS Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde konuştu. "AB'nin geleceğini ve transatlantik ilişkileri" anlattı. Nicoloi burada, "ABD'siz AB'nin düşünülemeyeceğini ve Türkiye'nin transatlantik ilişkilerde stratejik bir köprü rolü oynayacağını" defalarca şöyle vurguladı: -"ABD ve AB birbirlerine alternatif güçler değiller. AB ve ABD, 21. yüzyılda daha etkili olmak için birlikte çalışmak zorundalar. AB ve ABD globalleşme için birçok ortak değerleri paylaşıyorlar. Bu durum bizi tabii müttefik haline getiriyor. Türkiye zengin tarihi ve kültürüyle, stratejik konumuyla, İslam Alemi'ne medeniyetler çatışmasının olmadığını göstermesiyle, AB'ye getireceği potansiyelle çok değerli." ABD krizin çözülmesinde devredeydi Türkiye'nin, hem AB hem de ABD için ne kadar önemli ve stratejik bir müttefik olduğunu, Hollandalı bakanın ağzından duymak, son derece keyif vericiydi. Aynı zamanda ABD'nin Türkiye'nin AB üyeliği için niye etkili davrandığının ve desteklediğinin gerekçelerini de ortaya koyuyordu. Nitekim ABD, 3 Ekim öncesinde ve bilhassa Müzakere Çerçeve Belgesi'ne Avusturya ile Kıbrıs Rum Kesimi'nin sokmak istedikleri hususlar konusunda, "etkili" biçimde devreye girdi. Rumlar'ın ve Avusturya'nın hizaya getirilmesinde, krizin çözülmesinde, Dışişleri Bakanı Rice'ın ve Amerikalı diplomatların büyük katkısı oldu. Bayan Rice bizzat, AB liderleri ile 3 gün boyunca Türkiye için telefon görüşmeleri yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı siyasi işlerden sorumlu kıdemli bakan yardımcısı Nicholas Burns ise, "Türkiye, Avrupa'ya aittir!" açıklaması ile 3 Ekim öncesinde AB ülkeleri nezdinde Türkiye için büyük bir lobi faaliyeti yürüttü. ABD Dışişleri sözcüsü Sean McCormack yapılan çalışmaları anlatırken şöyle konuştu: "Biz özellikle şu sırada Türkiye'nin AB üyeliğine verdiğimiz desteğin altını çizmenin önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye ile AB arasındaki görüşmeleri yakından izliyoruz. Kuvvetle AB'ye demirlenmiş bir Türkiye'nin, transatlantik ailesi için daha da güvenilir bir ortak olacağına ve barış, refah ve demokrasinin ilerletilmesinde olumlu bir güç teşkil edeceğine inanıyoruz!" Sonuçta, Türkiye'nin AB ile tam üyelik görüşmelerine başlaması, hem ülkemiz hem de transatlantik ilişkiler ve dünyamız için son derece önemli bir gelişmedir. 21.yüzyıl için "milad" teşkil eden bir olgudur. Bu önemli gelişmenin ülkemiz ve dünyamız için hayırlı olmasını diliyor; başta ABD olmak üzere bunun gerçekleşmesinde katkıları olanlara teşekkür ve minnet borcumuz bulunduğunu vurgulamak istiyoruz.