Alaturka zayiat ve savaşın faturası

A -
A +

Başkan Bush Irak Savaşı'nı başlattı. Türkiye'ye de "Size ihtiyacımız yok!" dendi. Bundan sonraki tezkereler artık sadece bir formalite.. Hava sahası da açılır. Gerekirse Amerikan askeri de geçiş yapar. Ama, "stratejik ortaklık" yok, artık.. Ekonomik destek planı da, "mazide kalan bir hatıra" oldu. Ama önemli değil, bunlar.. Nasıl olsa dünyaya, demokrasimizi ispatladık! Tezkereye hayır diyerek, Amerika'yı oyalayarak Türkiye'nin bir "Patagonya olmadığını" bütün dünyaya göstermiş olduk. Bölgemizde, yanı başımızda cereyan eden olaylara, "seyirci kalmak" da o kadar önemli değil! Nasıl olsa savaşın dışındayız, artık.. Ülkemize, hepimize hayırlı olsun! Bunu nasıl becerdiğimizi, ileride tarih herhalde en ince teferruatıyla yazacaktır.. İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra İsmet Paşa, "yenilenlere savaş açarak, yenenlerin safına" katılmıştı.. Irak Savaşı sona erdiğinde, Amerika bölgeye yerleştiğinde, biz de "eski stratejik ortağımızın safına tekrar katılırız," artık.. Washington'da tavla partileri Hafta başında başlayıp önceki gün sona eren Türk-Amerikan İş Konseyi'nin Washington'daki 22. yıllık mutad konferansı sırasında biz Türkler bu yıl, "birbirimizi" ağırladık. Bu yıl onuncusunu izlediğim konferans, en düşük düzeyde katılımla tarihe geçti. Amerikalı yetkililerin "uzak durduğu" toplantı boyunca, Washington'a çıkarma yapan Türkler, biz bizeydik. Tamamen kendi sahamızda oynadık. Hatta Washington'da can sıkıntısından otellerimizde kendi aramızda, hızlı "tavla partileri" bile yaptık. Alışverişler ettik. Savaşa giren ABD ekonomisine epey "katkılarda" bulunduk. Açıkçası Washington'daki Türkler, "stratejik ortaklık treninin" kaçtığını, ekonomik yardım paketinin buharlaşmasını birinci elden gözlemlemenin stresini, "çeşitli yollarla" atmayı iyi becerdiler. Washington'daki mandacılar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile Washington'a gelen CHP, ANAP ve DSP belediye meclis başkanvekilleri, buradaki Türk gazetecilerine, "Birinci tezkerenin TBMM'de kabul edilmemesi ile Türkiye'nin nasıl büyük bir iş başardığını," ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. Anlatıyorlardı, anlatmasına ama; burada görev yapan Türk gazetecilerinden ve ABD'de yaşayan Türkler'den işittikleri karşısında ise şaşırıyor; şöyle ilginç bir tepkide bulunuyorlardı: "Washington'da meğer ne kadar da 'mandacı' varmış. Bu gelişimizle bunu çok iyi öğrendik. Hayret ki, ne hayret! Yahu Türkiye'nin Patagonya olmadığını göstermek fena mı?" Biraz ileride bir başka gazeteci grubu ile konuşan ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris ise, ikinci tezkerenin Meclis'e gönderilmesi konusunda ise tek kelimelik bir yorumda bulundu: "Alaturka!" -Sayın büyükelçi, şu Amerikan yardımı ne olacak? Yardım gelmez ve Türk ekonomisi ağır darbe alırsa?" diyecek oldum. Parris bu sorularımı da kısaca cevapladı: "Merak etme. ABD, IMF'ye; IMF de size yardımda bulunur.!" Oh ne iyi, ne iyi! Alaturka zayiatımıza, savaşın etkilerine, bundan sonraki gelişmelere kafa yoranlara duyurulur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.