Başkan Bush'un önceki gün, insan embriyosundaki deneylere sınırlı onay vermesi, ABD'deki büyük tartışmaları daha da hızlandırdı. Amerikan kamuoyunda, insan embriyosunda bulunan canlı kök hücreler üzerinde deney yapılıp yapılmaması, çok uzun süredir tartışılıyor. Bugüne kadar bu tür deneyleri sadece özel araştırma kuruluşları yürütüyordu. Başkan Bush'un önceki günkü kararıyla, bu tür araştırmalara artık Federal Bütçe'den de pay ayrılabilecek. Yani hükümet de artık resmen bu tür araştırmaları -sınırlı da olsa- yapmaya başlayabilecek. Yıllardır hayvanlar üzerinde denenen ve koyunun kopyalanması ile yepyeni bir sürece giren genetik gelişmeler, hem kilise ve din çevrelerinde, hem de tıbbi alanda geniş biçimde tartışılıyor. Çığır açan gelişme Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonunda, embriyonda bulunan kök hücrelerden canlı doku üretilmesi, hücrelerin kopyalanabilmesi, hastalıkları kökten önleme ve hasta organların, üretilmiş yeni organlarla değiştirilebilmesi imkanını beraberinde getirdi. Bu çok önemli ve çığır açan bir gelişmeydi. Zira bugün ölüden ya da diriden alınarak gerçekleştirilen organ nakilleri yerine, laboratuarda embriyondan üretilmiş organların takılması imkanı doğuyordu. Düşünün; çalışmayan bir böbrek, hasta bir yürek, ya da kanserli bir başka organ vücuttan alınacak; bunun yerine, laboratuarda embriyondan üretilmiş yenisi takılacak. Dahası, bu yolla bizzat hastalıklara sebep olan mekanizmalar, kök hücre üzerinde yapılan denemeler sonucu ya bünye içinde tamamen yok edilecek; ya da tersine işletilerek normal halde çalıştırılabilmesi mümkün olacak. Yani hem organ nakillerine tabii muazzam bir alternatif ortaya çıkıyor; hem de hastalıkların tedavisi, hastalığa sebep olan mekanizmanın, bünye içinde değiştirilmesine imkan sağlıyor. Denensin mi denenmesin mi? Amerika'daki tartışmaların özünü, 'hayvanlarda başarıyla gerçekleştirilen bu denemelerin, insan embriyosunda da yapılıp yapılmaması' oluşturuyor. Başta kiliseler ve koyu Hıristiyanlar olmak üzere kürtaja karşı çıkan geniş bir kesim, insan embriyosu üzerinde deney yapılmasını da kabul etmiyor. Bunu günah sayıyorlar. Ayrıca hem binlerce yıllık 'insanları yaşatma' ve 'insanlara kötülük yapmama' tıp yeminini ve İncil'deki ilahi buyrukları ihlal ettiğini savunuyorlar. 'Birilerini yaşatmak için bir başka canlının öldürülmesi iğrençtir' şeklinde özetlenecek bir yaklaşım içindeler. Aksini savunanlar ise, 'zaten ölecek ve yok olacak bir insan embriyosundan, birçok başka insanda kullanılabilecek ve insanları yaşatacak dokular (organlar) üretmenin yanlış olmadığını' söylüyorlar. Amerika'daki tartışmaların bir başka ilginç boyutu daha var. Hem bu çalışmaları destekleyenlerin, hem de karşı çıkanların hepsi, 'din', 'ahlak', 'kilise' ve 'ilahi kanunlar' parametreleri ile olayı tartışmaya devam ediyorlar. Kimse de çıkıp, 'bu devirde din kuralları mı?' diye sormuyor. Konu, 'din ile bilimin çatışması ve dinin aşağılanması' şeklinde asla ele alınmıyor. Aksine, 'Araştırma ve çalışmaları nasıl dine uygun hale getiririz' arayışı içindeler.. Insan embriyosundaki kök hücreler üzerinde yapılan araştırma ve çalışmalar, bakalım bundan sonra nasıl bir seyir izleyecek? Bekleyelim, görelim...