Acı ve huzursuzluklarla dolu bir koca yılın daha sonuna geliyoruz. Ama Türkiye'yi 2006 yılında, dış politikada çok daha aktif olacağı, yeni roller üstleneceği bir dönem bekliyor. Hem komşularımız ile ilişkilerimizde, hem de Genişletilmiş Ortadoğu Projesi çerçevesinde çok daha hareketli ve dinamik dış politika uygulamalarına sahne olacağız. ABD ile stratejik ortaklık temeline dayanan ilişkilerde daha canlılıklar yaşanacağı bir dönemin eşiğindeyiz. Avrupa Birliği ile hararetli bir müzakere süreci yaşayacağız. Savunma Bakanları Toplantısı Hafta içinde Washington'da Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları (SEDM) Toplantısı yapıldı. Arnavutluk'tan Ukrayna'ya, Romanya'dan Türkiye'ye NATO üyesi ve üyeliğe aday ülkelerin savunma bakanları ile gerçekleşen bu toplantılar, NATO'unun genişleme projeleri ve genişletilmiş misyon arayışları için "test" özelliği taşıyor. Henüz NATO'ya katılmamış ülkelerin, NATO ile ortak savunma konseptine hazırlanması amacını da taşıyan bu toplantıların onuncusuydu Washington'da yapılan.. Ukrayna'nın da katılımıyla Afganistan'da bir barış gücü tugayı kurulmasının kararlaştırıldığı toplantı, 2006 yılında özellikle Irak'ta NATO'nun ve başka ülkelerin ABD ile yeni askeri iş birliğinin sinyallerini verdi. Toplantı sebebiyle Washington'da bulunan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, ABD Savunma Bakanı Rumsfeld ile de ikili bir görüşme yaptı. Çeşitli temaslarda bulundu. Bazı askeri alımlardaki teknik ve mali problemlerin aşılması görüşmelerine başkanlık etti. Büyükanıt'ın ziyareti Öte yandan Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da hafta sonunda Washington'a geliyor. ABD Kara Kuvvetleri Komutanı'nın davetine icabet edecek olan Yaşar Paşa gelecek hafta hızlı bir görüşmeler maratonu yapacak. Türk-Amerikan askeri ilişkilerinde yaşanan soğuklukları da gidermesi beklenen ziyaretin asıl önemli hedefi, 2006 yılındaki askeri iş birliğinin istişarelerini yapmak ve yol haritasını çıkarmak. Soğuk ve karlı günler yaşayan Washington, istikbalin genelkurmay başkanı Yaşar Paşa'yı, "çok sıcak" karşılamaya hazırlanıyor. Yaşar Paşa'nın ziyaretini önemli kılan bir başka husus da, ABD'nin ülke dışındaki askeri varlığı ile ilgili yaşadığı büyük problemler. ABD'nin Irak'ta düştüğü durum ve direnişin giderek daha etkili olmaya başlaması, Türkiye gibi stratejik müttefiklerin "daha dikkatle dinlenmesi" gereğini ortaya çıkardı. ABD Irak'a maalesef tek başına ve Birleşmiş Milletler dahil uluslararası kamuoyu ile daha koordineli iş birliği yapmaksızın müdahalede bulundu. Şimdi bu büyük yanlışın çok yüklü faturasını ödüyor. Irak'ta doğruyu bulmak ABD kamuoyunda Irak, çok geniş biçimde tartışılmaya başladı. 2004 seçimlerinde Demokrat Parti'nin başkan adayı senatör Kerry ısrarla, ABD'nin vakit geçirmeden 'Türkiye ve Irak'ın komşuları ile biraraya gelip, Rusya'nın da katılımını sağlayarak, Irak konusunda daha geniş bir işbirliğine girmesi gerektiğini' söylüyor. Hatta Başkan Bush'un partisine mensup milletvekili ve senatörlerden birçok önemli isim, Irak'taki yalnızlığın giderilmesini ve yapılan yanlışlardan geri dönülmesini talep ediyorlar. Bu sebeple 2006 yılında Irak'tan ABD askerlerinin çekilmeye başlaması, kimse için sürpriz teşkil etmeyecek. Ama asıl önemli konu, çekilecek Amerikan askerlerinin yerini nasıl bir "barış gücünün" alacağı... Bu noktada, ABD'nin stratejik müttefiği Türkiye'nin önemi ve değeri tartışmasız ortaya çıkıyor. Türkiye sadece uzun yıllara dayalı tecrübeli geçmişi ile değil, İran'dan Suriye'ye, Arap ülkelerinden Kafkaslar'a uzanan geniş bölgedeki etkisi ve bölgesel denge gücü ile de vazgeçilmez konumda. Laik demokrasisi, büyük Müslüman nüfusu, hem İsrail hem de İslam ülkeleri ile güçlü ilişkileri sebebiyle de çok önemli bir ülke. ABD geçmişte Türkiye'yi yeterince dinlemedi. Türk diplomasisinin ve askeri yetkililerinin her seviyede dile getirdikleri endişeleri, yol gösterici tavsiyeleri yeterince dikkate almadı. Türkiye'nin asırlardan süzülüp gelen büyük birikim ve tecrübesinden yararlanmak imkanını bulamadı. Şimdi, geçmişteki yanlışlardan dönülme zamanı. Dost ve stratejik ortak Türkiye ile ilişkileri daha verimli kılmanın gerekleri yerine getirilmeli. Bunun için de öncelikle Türkiye'nin Kuzey Irak'taki endişelerinin giderilmesi gerek. Artık, bıktıran vaadler ve sözler yerine, icraat zamanı. PKK'nın etkisiz hale getirilmesi, ABD'deki Rum ve Ermeni lobilerinin Türkiye aleyhindeki faaliyetlerine itibar edilmemesi, Türkiye'nin Kıbrıs ve AB'ye üyelik süreci gibi dış politikasına pranga konularda etkili desteklerin verilmesi, Türk-Amerikan ilişkilerine ve verimli iş birliğine büyük ivme kazandıracaktır. Vecdi Gönül'ün ve Büyükanıt Paşa'nın ziyaretlerinin bu ivmenin kazanılmasında bir kilometre taşı olmasını diliyor; 2006 yılında dinamik ve çok aktif dış politikalar uygulayacak Türkiye'nin daha dikkatle ve itinayla "dinleneceğini" umuyoruz!