Irak artık Türkiye'ye 'ırak' değil Hasan Mesut Hazar / Başbakan Yardımcısı ve Dışişileri Bakanı Abdullah Gül'ün Washington ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemi başlattı. Gergin ilişkiler, daha tanımlı, daha belirli ve çerçevesi daha iyi çizilmiş yeni bir platforma oturtuldu. Ayrıca Türkiye'nin yeni Irak politikasını ve AK Parti Hükümeti'nin hızlı demokratikleşme reformlarını bundan böyle, Türk-Amerikan ılişkilerinin geleceğini etkileyecek en önemli unsurlar haline getirdi. ABD AK Parti'nin reformlarından memnun Öte yandan; ABD Yönetimi, Ak Parti'nin kısa sürede gerçekleştirdiği ekonomik ve yapısal reformlardan son derece memnun. Özellikle demokratikleşme reformlarını ve AB'ye uyum süreci için gerekli paketleri samimiyetle TBMM'den geçirmesi, bu memnuniyetin baş sebebi. Zira 1993 yılından beri Çiller'den Yılmaz'a, Demirel'den Ecevit'e Washington'u ziyaret eden "Türk büyükleri", reformlar konusunda kesin sözler verdiler. İnsan haklarında iyileştirmeler yapacaklarını ve demokratikleşmede ileri adımlar atacaklarını söylediler. Ancak bu sözler tutulamadı. Gerekli ekonomik reformlardan da bazıları, ancak Uluslararası Para Fonu IMF'nin bastırması ile gerçekleşebildi. Yapısal reformlar lafta kaldı. Bu durum, Clinton'dan Bush'a Amerikan yönetimlerini, Türkiye'ye karşı büyük bir güvensizliğe itti. İlişkilerde zaman zaman pürüzler yaşattı. Ancak bunlar, iki müttefik ülkenin askerleri arasındaki sıkı ve aynı frekanstaki duruşları sebebiyle giderildi. Daha büyük sonuçlar doğurması, bu askerce duruş sebebiyle önlenebildi. Gül'ün ziyareti yeni bir süreç başlattı Bu arada; ABD'nin Irak'a müdahalesi ve işgali ile başlayan yeni süreç, Türk-Amerikan ilişkileri için bir "dönüm noktası" oldu. Özellikle Amerikan askerlerinin Türkiye'de geçiçi konuşlanmasına izin veren tezkerenin TBMM'den yeterli oyu alamayarak geçmemesi sebebiyle, ilişkiler son derece gerildi. Karşılıklı büyük bir güven bunalımı doğdu. Bu gerginlik giderilmeye çalışılırken ortaya çıkan Süleymaniye hadisesi, ilişkileri çok daha derinden yaraladı. İşte Abdullah Gül'ün Washington ziyareti böylesine zorlukların yaşandığı bir "kriz dönemine" rastladı. Aslında, Türkiye'deki demokratikleşme ve yapısal değişimin olumlu rüzgarlarıyla, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni açılımlara imkan vermek üzere haftalardır üzerinde çalışılan bir gezi, Süleymaniye krizinin olumsuzluklarıyla büyük ölçüde perdelenmişti. Ama, buna rağmen; ABD Yönetimi, Abdullah Gül'e büyük bir yakınlık gösterdi. Gül Washington'da, çok sıcak karşılandı. Kendisine "başbakan" muamelesi yapıldı. Hem görüşmeler sırasında, hem de uygulanacak ortak politikalar konusunda samimi ve yapıcı bir işbirliği ortamı oluştu. ABD Yönetimi, demokratikleşme reformlarını başarı ile yürüten AK Parti İktidarı'na ve değerli dost Türkiye'ye büyük önem verdiğini açıkça sergiledi. Kürt grupları ile yakınlaşma sırada Bu yeni duruma, Türkiye'nin yeni Irak politikası da büyük katkı yaptı. Sadece Kuzey Irak ile sınırlı ve stratejik müttefiğin her politikasına karşı mesafeli bir Türkiye yerine "demokratik, istikrara kavuşturulmuş, bütün bir Irak politikasına dönülmesi," Türk-Amerikan ilişkilerinde kapsamlı bir işbirliği anlayışını da beraberinde getirdi. Bu son derece sevindirici bir gelişme. Zira güven bunalımını hızla verimli bir işbirliğine dönüştürme potansiyeline sahip. Bu yeni politika ve Türk-Amerikan ilişkilerinde ortaya çıkacak yeni ivme ile, Türkiye ile Kuzey Irak'taki Kürt grupları arasında da büyük bir yakınlaşma sağlanabilir. Nasıl geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin Yunanistan ve AB ile olan ilişkilerinin iyileşmesinde ABD olumlu bir rol oynamışsa, bu yeni durumda Türkiye ile Kuzey Irak'taki Kürt grupları arasında olması gereken yakınlaşmaya da ABD katkıda bulunabilir. Eve Dönüş Yasası'nın TBMM'den geçmesi ve ABD'nin Kuzey Irak'ta PKK-KADEK terörüne asla izin vermeyeceğini açıkça vurgulaması, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir bahar havasının ilk sinyalleri. Bu sinyalleri, Türkiye'nin Irak'a İstikrar Gücü göndermesi izleyebilir. Böylece Türkiye Irak'ın yeniden yapılandırılmasında daha aktif roller alabilir. Abdullah Gül'ün Washington ziyareti Türkiye'ye Bağdat yolunu açtı. Türkiye, Irak'ın kendisine artık "ırak" olmadığını benimseyen yeni bir çizgiye geldi. Umarız bu olumlu atmosfer dağılmaz. Türk-Amerikan ilişkileri örtüşen menfaatler doğrultusunda, stratejik işbirliği çerçevesinde ve de sadece Irak'la sınırlı kalmayarak, daha da gelişir.