Depremzedelere, yakınlarını kaybedenlere ve aziz milletimize çok çok geçmiş olsun. Cenabı Hak beterinden korusun. Bingöl depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah'tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı dilerim. Üzülerek yazıyoruz ki, artık sadece felaket anlarında biraraya gelir olduk. Halbuki bizi biz yapan değerlerimizle, sadece tasada ve afetlerde değil, her zaman bir ve beraber olmamız gerekmiyor mu? Yani uzlaşmak, sevişmek ve birbirimizi hırpalamamak için illa bir felaket mi gelmesi gerekir? Halimiz ve perişanlığımız Türkiyemiz'e acayip bir hal oldu. Politikacılarımız, medyamız, zenginimiz, fakirimiz, işçimiz, işsizimiz, köylümüz, şehirlimiz, aydınımız, cahilimiz, her katmandan insanlarımız, burnumuzdan soluyoruz. Karamsarlık, yıkıcılık, birbirimizi karalamak, sevgisizlik, saygısızlık, illa ben haklıyım saçmalıkları, karşımızdakileri hor görmek, suni gündemlerle vur patlasın çal oynasın şeklinde bir hayat tarzı, hiç bize yakışıyor mu? Bu kısır döngülerden, enerjimizi kendimize ve içe dönük harcamaktan dolayı giderek dünyada da yalnızlaşıyoruz. Ne bölgemizde olup bitenleri, ne de bizi hayati derecede ilgilendiren global gelişmeleri, bir türlü önceliklerimiz haline getiremiyoruz. Bazı eksantrik politikacılar ve duygularını basiretlerinin önüne koymuşlardan dolayı Irak'ta seyirci olduk. Türkmen kardeşlerimizin geleceğine ipotek koyan gelişmelere bile dur diyemez hale geldik. Bütün komşuları ile sorunlu, stratejik ortağı ABD ile bile kavgalı bir ülke olmak bize yakışıyor mu? Kendimizi dünyadan tecrit etmekle nereye varacağız? Hergün ayrı bir kriz üreterek, birbirimizi hırpalamakla ne kazanıyoruz? Hem içerde hem dışarda Bu yurtiçindeki dağınıklık ve perişanlığımızı, aynen dışarıya da yansıtıyoruz. ABD'de ve Avrupa'daki insanlarımızı birbirlerine kaynaştırmak için yaptığımız işler bile bizi, birbirimizden uzaklaştırıyor. Kendi kendimize ettiğimizi, düşmanlarımızın bile bize reva görmediği haller içindeyiz. Niye böyleyiz? Niye bu kadar kendimize, değerlerimize karşı acımasızız? Niye pozitif olamıyoruz? Niye hep savunmada, hep şüpheci, hep düşman arayışı içindeyiz? Sahi ne oldu bize? Aklımızın başına gelmesi için, -Allah saklasın- illa felaketlere mi maruz kalmalıyız? Sadece tasada ve kederde mi beraber olacağız? Ne zaman ibret alacak, ihtiyaçlarımızı ve önceliklerimizi doğru belirlemeye başlayacağız? Başka Türkiye var mı? Birbirimize kenetlenmekten daha acil bir sorunumuz bulunuyor mu? Yazık oluyor.. Suni gündemler ve sorumsuzluklar bizi harap ediyor. Dileriz bu Bingöl depremi sonrasında yakaladığımız kaynaşma ve beraberlik, kalıcı olur. Zira buna gerçekten, ama gerçekten çok ihtiyacımız var!