Terörle mücadele ve sınır ötesi harekât

A -
A +

Türkiye terörden çok çeken bir ülke. Terörden bu kadar etkilendiği halde mücadelesini sağduyu ve uluslararası hukuk çerçevesinde sürdürmeyi de başarmış durumda. Ama terörle mücadele anlık, ya da birkaç yıllık bir savaş değil. Çivisi çıkmış dünyamız, terörle mücadeleyi sürekli kılan bir olguyu hayatımıza soktu. Dünyanın her yeri huzursuzluk kaynıyor. Etnik, dini çatışmalar; iktidar mücadeleleri, iç savaşlar, bölgesel kapışmalar dünyamızı kararttı. Üstelik gelir dağılımı adaletsizlikleri, insanların hayat standartları arasındaki korkunç uçurumlar, açlık, yokluk ve bulaşıcı hastalıkların geniş kitleleri etkiler olması da düşmanlıkları körüklüyor. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bir tarafta bir dilim ekmeğe muhtaç milyarlarca insan, diğer tarafta köpeğinin sağlığı ve bakımı için yılda en az 10-15 bin dolar para harcayan topluluklar var! Türkiye'nin terörle mücadelesi Türkiye, önce Ermeni terörü, ardından da ayrılıkçı PKK terörü ile tanıştı. Kaynayan Ortadoğu'nun her sancısından da birinci derecede etkilendi. Global terörle mücadelede en ön safta olmasından dolayı, iç ve dış terör tehditlerine karşı daha açık hale geldi. Birleşmiş Milletler'in ve uluslararası kurumlar ile Türkiye'nin bazı müttefikleri dahil birçok ülkenin "gobal terör" tehditini geç idrak etmeleri, Türkiye'nin yıllardır mücadelesine köstek olmaları, tehditin daha büyümesine yolaçtı. Türkiye'nin terörle mücadelesine bugüne kadar ABD kadar destek veren bir ikinci ülke çıkmadı. Hatta bu mücadeleye değil destek olmak, tam tersine bize dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı ile seyirci kalındı. Terörün Türkiye'yi vurmasından, zayıflatmasından medet uman, çıkar sağlayan istismarcı ülkeler bile oldu. ABD'nin çelişkileri ABD, en başından beri PKK'yı terörist örgüt listesine almasına rağmen, son zamanlarda Türkiye'yi tatmin edecek adımları maalesef atamıyor. Onbin kilometre öteden potansiyel terrorist avına çıkan, ülkeler işgal eden, Afganistan ve Irak'ta muazzam ordular ile terörist avına çıkan ABD, PKK'nın Kuzey Irak'ta varlığını güçlendirerek sürmesine karşı etkili olamıyor. Bu durum, çok kapsamlı ve çeşitli stratejik Türk-Amerikan ilişkilerine büyük sıkıntı veriyor. İşbirliğinin verimini düşürdüğü gibi, Türk halkının tepkilerini de artırıyor. Terörle mücadelede ortaya konulan koordinatörlük mekanizması ve (Türkiye-Irak-ABD) üçlü mekanizması, olumlu bir adım. Terör örgütünün finansal kaynaklarının kesilmesinde ve bazı anlayışsız müttefik ülkelerin örgüte karşı vurdumduymazlıklarının giderilmesinde bu mekanizma çok olumlu işler yaptı. Ancak ana problem ortada duruyor. Terör örgütünün Kuzey Irak'ta varlığını sürdürmesinin önüne hala geçilemedi. Üstelik teröristler, Kuzey Irak'ta gördükleri destek ve güçle, Türkiye'ye sızmalarını, eylemlerini giderek artırıyorlar. Başbakan Erdoğan da bu duruma dikkati çekiyor ve bir TV kanalındaki mülakatında şu değerlendirmeyi yapıyor: "Bu noktada tabii ki işin çok daha önemlisi, (terör örgütünün) özellikle Kuzey Irak'ta konuşlanmış olması manidardır. O bakımdan bizim geçenlerde yapmış olduğumuz açıklamada da bildirmiş olduğumuz gibi ABD, Irak ve Türkiye olarak bir üçlü kombinezon içerisinde bu işi çözmemiz gerekir. Bunu hep söylüyoruz. Irak yönetimi, 'işte biz bu konuda elimizden geleni yapacağız' diyor. ABD, 'yapacağız' diyor. Ama maalesef şu ana kadar somut bir netice yok. İşte bazı görüşmeler, çalışmalar var, yok da diyemem. ...Biz, ülkemizin huzuru, mutluluğu neyi gerektiriyorsa onu yaparız. Bu konuda da bizim güvenlik güçlerimizle, askerimizle herhangi bir ayrı düşmemiz söz konusu olamaz. Yapılması gereken neyse; sınır ötesi, sınır içi, bunun vakti saati geldiğinde zaten iletişimlerimiz anında kurulu. Belli ön hazırlıkları bu işin zaten vardır. Burası Türkiye Cumhuriyeti, kabile değil burası. Böyle bir şeyde zaten atılması gereken adımları atacak güçtedir. Bu noktada polisimizle, askerimizle hazır vaziyetteyiz. Zaten şu anda bir hassasiyet var. Böyle bir durumdayız. Bu konuda gerektiğinde bu adım atılır. Hiç gecikmez. ... ABD, siyasi müttefikimiz. Biz onlarla ilgili olarak, onların daveti sebebiyle ta Afganistan'a kadar gidiyoruz. Bunları yapıyoruz. Şimdi böyle bir şeyde Irak'tasınız. Kuzey Irak'ta terör örgütü konuşlanıyorsa, burada da ABD üzerine düşeni yapmalıdır. Terörle ilgili bizden koordinatör istenmesi olayı, ortak bir çalışmanın ürünüdür. Bu ortak çalışmanın gereği yerine gelmelidir. Türkiye bu noktada kendi geleceğini belirlemede muktedirdir. Vakti saati geldiğinde beklenen olmuyorsa, o zaman tabii ki Türkiye'nin bir yerlerden izin almaya da ihtiyacı yoktur. ABD'ye rağmen diye bir şey yok zaten. Burada Türkiye'yi uluslararası platformda bağlayan, içinde olduğu kurum NATO'dur. Karşımızda eğer ülkemiz bir tehdit altındaysa bizim atmamız gereken adımlar var. Tam aksine burada bize yardımcı olması gereken ülkelerin yardımcı olması gerekir. Ve biz kararımızı verir ve bu adımı atarız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bunun zaten geçmişte de örnekleri var." .... Başbakan Erdoğan'ın bu değerlendirmeleri, Türkiye'nin, sınırötesi harekat dahil terörle mücadelede kararlılığını açıkça ortaya koyuyor. Öte yandan sağduyulu bir yaklaşımla, ABD ve Irak'tan gerekli adımları atmalarını bekliyor. Ayrıca üçlü mekanizmanın gerekli daha ileri tedbirleri almasını talep ediyor. ABD, Türkiye'nin bu haklı taleplerini artık karşılamak durumunda.. Türkiye'nin tek başına harekete geçmek için daha fazla beklemeye tahammülü yok. Umarız bu hassas durumu hem Kuzey Irak'taki sorumsuz Kürt liderleri, hem de ABD vakit geçmeden idrak ederler.. Yoksa New York Times gazetesinin de yazdığı gibi, Kuzey Irak'taki bu terör tehditinin kurutulmaması, ABD için de, Kürtler için de büyük problemlere yol açacak!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.