Türk-Amerikan ilişkilerinde yaralar sarılıyor

A -
A +

Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal'ın dün sona eren Washington ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlayacağının işaretlerini verdi. Tezkere krizinden sonra gerilen ve soğuyan ilişkilerin, "stratejik işbirliği" çerçevesinde yeniden canlanması bekleniyor. Görüşmelerde hem Türk hem de Amerikan tarafının bu yönde kuvvetli arzu belirtmeleri ve stratejik işbirliğini teyid etmeleri çok olumlu bir gelişme. Dondurulduğu ya da bittiği söylenen stratejik ilişkilerin, böyle bir ziyaretle hemen yeniden canlanması sözkonusu olabilir mi? Müsteşar Ziyal bu soruya, "Stratejik ilişkilerin bittiğini hiç kimse söylememişti. Bu konu basında abartıldı. Stratejik işbirliği, örtüşen menfaatler ve karşılıklı güven duymak demek. Hem Türkiye'nin hem de ABD'nin, Irak'ta, Ortadoğu'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da ortak vizyonları var. Zaten bu yüzden görüşmelerimizde Amerikalı muhataplarımız, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemini ve stratejik boyutunu bir defa daha teyid ettiler." şeklinde cevaplıyor. ğ İyimserlik ve ileriye bakmak Doğrudur! Hiçbir Amerikalı yetkili tezkere krizinden sonra, "stratejik işbirliğinin sona erdiği" yolunda resmi bir açıklama yapmadı. Ama, kulağa hoş gelen ve her vesileyle tekrarlanan bu sözleri artık duyamaz olmuştuk. Ayrıca büyük bir hayal kırıklığı yaşandığı da her ortamda vurgulanmaktaydı. Müsteşar Ziyal da, bu hayal kırıklığını ve ilişkilerdeki gerilim ile soğukluğu kabul ediyor. Ancak tezkerenin TBMM'de reddinin, "demokratik bir süreç" olduğuna dikkat çekiyor. İki ülke yönetimlerinin, Irak'ta askeri, siyasi, ekonomik işbirliği konusunda anlaştığını, ama bu anlaşmanın TBMM'de de kabul edilmesine rağmen Anayasa'nın öngördüğü yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için uygulanamadığını" belirtiyor. Yani, tarafların ortak vizyon konusunda bir anlaşmazlıkları bulunmuyor. Bu, mantıki bir açıklama. Ancak Müsteşar Ziyal'ın da vurguladığı gibi, stratejik işbirliği, karşılıklı güven demek. Her ne kadar demokratik süreç içinde bir karar olsa ve Türk ve Amerikan yönetimleri aynı şekilde düşünseler ve anlaşsalar da, tezkerenin kabul edilmemesi sadece her iki tarafta büyük bir hayal kırıklığına yolaçmadı. Aynı zamanda, bir "güven bunalımı" da doğurdu. Endişeleri artırdı. Bu güven bunalımı aşılmadan, stratejik müttefiklik ilişkilerinin devam etmesini ve canlanmasını beklemek; artık ileriye bakmalıyız demek, biraz fazla bir "iyimserlik" oluyor. ğ ABD Dışişleri sözcüsü "Stratejik müttefiklik sürüyor" Önceki gün basın brifingi sırasında, ABD Dışişleri Sözcüsü Phil Reeker'e şöyle sordum: "Dışişleri Bakan Yardımcısı Grossman, Müsteşar Ziyal ile yaptığı görüşme sonrasında, Türkiye ve ABD'nin stratejik müttefik olduklarını söyledi. Bu stratejik müttefiklik kavramı nedir? ABD için ne anlam taşıyor?" Sözcü Reeker, "Türkiye'nin, ABD'nin stratejik müttefiki ve bunun da dayanıklı bir ortaklık olduğunu" vurguladıktan sonra, sorumu şöyle cevapladı: -"Türkiye, ABD'nin stratejik müttefikidir! Türk-Amerikan ilişkileri, güçlü ve geniş bir alana yayılmış durumdadır. Uzun ve derin ortak bir tarihimiz ve gelecekte de yapacak çok işimiz var. Türkiye'nin dostluğuna kesinlikle önem veriyoruz. Ortak çıkarlarımız var. Bizim stratejik ortaklığımız, dayanıklı bir ortaklıktır!" Sözcünün bu açıklamaları ve stratejik ortaklığın hem önemini, hem de devam edeceğini vurgulaması, önemli bir gelişme. Öte yandan müsteşar Ziyal'ın bu ziyaretiyle ilişkilerdeki yaraların sarılmaya başladığı ve geçmişe takılıp kalınmayacağı, ileride daha yapılacak çok iş olduğu ve yeni bir döneme girildiği anlaşılıyor. Zaten Türk tarafının Irak'ta, Ortadoğu'da, demokrasi ve global değerlerin yayılması ile terörle mücadele ve bölgesel güvenlik alanlarında yapılacak stratejik işbirliği ile ilgili olarak dile getirdiği tekliflerin, ABD'de heyecanla karşılanması, verimli bir işbirliğinin başlayacağına işaret sayılmalı. Dolayısı ile Ziyal'ın bu ziyareti hem Türkiye'nin ABD'deki imajına olumlu bir katkı yapmış oldu. Hem de, stratejik işbirliği konusunda oluşan endişeleri dağıttı. Umarız bu yeni dönemde, tezkere krizi gibi eksantrik ve duygusal başka kazalar yaşanmaz. Zira Türk-Amerikan ilişkilerinin stratejik ortak vizyonla gelişmesi sadece iki ülkeye faydalar getirmeyecek. Bölgemizi ve dünyayı da daha huzurlu ve güvenli yapacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.