Hindistan yolunda Bartolomeu Dias

A -
A +

Yağmacı Prens Henrik'i anlatmıştık. Ardından gelen kuşak da onu aratmaz. Halk arasında "Afrikalı" adıyla tanınan Kral Alfonso hüküm sürdüğü yıllarda (1438-1481) sömürgeciliğin kitabını yazar. Alfonso en az amcası Henrik kadar hırslıdır, korsan kalıntılarını derler toplar, değişik vaadlerle kara kıtaya yollar. Öncelikle yakından başlar ve Fas emirlerini bunaltmaya başlar. Liman basa basa, gemi yaka yaka Müslüman denizcileri yıldırır. Arzila Muharebesini de kazanır ve kanlı çizmeleri ile İbni Batuta'nın memleketine (Tanca'ya) ayak basar (1471). Alfonso'nun oğlu II. Joao zamanında Portekizliler Angola ve Namibya kıyılarına varır, gittikleri yerlere "padrao"lar (üzerinde kraliyet arması bulunan taş sütunlar) çakarlar. Ne zaman ki Afrika yoksullaşmaya başlar, Kral II. Joao gözünü Hindistan'a diker, Bartolomeu Dias'ın sırtını sıvazlar (Ağustos 1487). Dias'ın bir görevi de Hristiyan Habeşiştan İmparatorluğuna ulaşmaktır. Onları bulmalı, ayartmalı Müslümanlara karşı kışkırtmalıdırlar. Halbuki Habeşiler komşularından razıdırlar, huzur ve sükun içinde yaşarlar. Mektepli Kaptan Dias, Vasco da Gama gibi cahil cühela takımından değildir, Terra dos Guineus'un kâşifi ünlü Kaptan Diniz Dias'ın yeğenidir. Kraliyet sarayında yetişir, birçok bilim adamıyla tanışır. Mesela Alman kozmograf Martin Behaim'den ders alma şansını yakalar. Hasılı denizden, rüzgârdan, enlemden, boylamdan anlar. Dias sadece iki karavela ile yola çıkar, Angola kıyılarında dinlenip açılırlar. Olacak bu ya deniz onları güneye doğru sürüklemeye başlar. Bartolomeu arzuladığı rüzgârı bulabilmek için dümeni batıya kırar. Beklediği gibi olur gemiler iki hafta boyunca güneye sürüklendikten (ve hava iyice soğuduktan) sonra doğuya döner, karaya yönelirler. Ancak ortada kara filan yoktur ve teknelerin burnu kuzeyİ tutar. Demek ki farkına varmadan aradıkları burnu aşmıştırlar... Bundan sonrası kolaydır, ver elini Hindistan... Gelgelelim adamları onun kadar sebatkâr çıkmaz, Afrika'nın Doğu kıyılarına ulaşmalarına rağmen mızıkçılık yaparlar. Dias dönüş yolunda araştırmalarına devam eder, gemileri kıyı boyunca sürükleyen tropik akıntıları gözden kaçırmaz. Asya'nın kokusunu alır ve bir kenara yazar. Bu kez sahilden gider ve o heybetli burnunun göründüğü koya (Tafelbai Körfezi-bugünkü Capetown) bir padroa daha çakar (1 Mayıs 1488). Aslında kıtanın en güney ucu 150 mil güneydoğuda kalmıştır, nedense atlamıştırlar. Dias 16 ay sonra Aralık 1488 sonunda Portekiz'e ulaşır. Bulduğu burnun adını "Cabo das Tormentas" (Fırtınalar Burnu) diye açıklarsa da Kral II. Joao "milletin gözünü korkutmanın âlemi yok" der, "Ümit Burnu olsun" buyururlar. Zikr olunan seyahat şüphesiz coğrafyacılara ufuk açacak ipuçları ile doludur. Ancak Kral ortada hiçbir yazılı belge bırakmaz, seyir defterini elinden alır ve sır gibi saklar. Cefasını onlar çekmiştir, sefasını başkalarına sürdürecek değillerdir ya! O günlerde Hindistan'a en fazla yaklaşan gemici Dias'dır lâkin kral ondan ne alıp ne alamayacağını iyi bilir. İhtimal coğrafya merakını tatmine kalkacak haritalarla maritalarla oyalanacaktır. Böylesi adamlarla işgal mişgal olmaz, yağma soygun yapılmaz. Halbuki Vasco kanlı katilin tekidir, babasına bile acımaz. Bu yüzden vazifeyi Da Gama'ya verir ve yolun zor kısmını aşırması için Dias'ı refakatçi yapar. Dias onları Verde Adalarına kadar götürür, bildiği ne varsa öğretir, emredildiği gibi geri dönüp selamını çakar. Vasco'nun dönüşünden altı ay sonra (1500) 13 gemi ve 1200 adamlık bir filo, Pedro Alvares Cabral adlı genç soylunun komutasında yelken açar. Bunlar güneybatıya doğru ilerler ve Brezilya kıyılarına varırlar. Cabral bu topraklara Portekiz adına sahip çıkar ve Vera Cruz (Gerçek Haç) Adası adını takar. Kral Manuel onu da değiştirir, Santa Cruz (Kutsal Haç) yapar. Cabral, ülkeye el koyar ve gemilerden birini krala haber versin diye Lizbon'a yollar. Ancak ambarları hâlâ boştur, şimdi Hindistan'a ulaşmalı voleyi vurmalıdırlar. Ümit Burnu'nu dolanırken, fırtınaya yakalanırlar. Dört gemi batar, mürettebatı cümleten boğulur ki ölenler arasında Bartolomeu Dias'ı da sayarlar. (29 Mayıs 1500) Demek "Fırtınalar Burnu" demekte haklıdır aslında... Yanına kalmaz Hikâye yarım kalmasın... Cabral, Hindistan'a varır önce Kojikot hükümdarına hediyeler verip bağlamaya çalışır ancak onun Müslümanlarla dost kaldığını görünce maskesini çıkarır ve şehri topa tutar. Tutar ama eline bir şey geçmez, kendileri de boş yere tedirgin olurlar. Bakar zorbalık sökmüyor Koçin ve Kananor limanlarından efendi efendi ticaretini yapar, baharat, porselen, değerli taş (artık ne buldularsa) yüklenip Lizbon'a ulaşırlar (1501 Haziran). Krala bir ülke ve büyük paralar kazandırmasına rağmen aşağılanır, azarlanır. O da gider şatosuna çekilir, denizcilik defterini kapar. Cabral'ı takiben defaatle Hint yoluna açılan Portekizliler, Hollanda Anvers'te baharat borsası kurar, bütün Avrupa'ya mal yollarlar. 1505 yılında Francisco de Almedia 22 gemilik bir filo ile Hint yolundaki limanları itaate zorlar. Mombasa'yı yerle bir eder, Diu'da Kahire sultanına ait filoyu (ki bunlar ticaret gemilerini korumaktardırlar) yenilgiye uğratırlar. Sonra Malakka (şimdiki Singapur'a) kıyılarına uzanır, uzak denizlerde fitne kaynatırlar. (1509) Hasılı Portekizliler ilk modern (!) sömürge imparatorluğunu kurar, kanlı bir çığır açarlar. İspanyol'un, İngiliz'in, Fransız'ın, Flemenk'in, Belçikalının, Danimarkalının günahlarına da ortak olurlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.