Rejim Krizi Değil Bayram

A -
A +
Siyaseti konuları yazarken ve konuşurken sık sık normalleşmeden bahsediyoruz. Yolunda gitmeyen şeyleri veya bir yanlışı anlatması ve göstermesi kolay. Lakin normali yani olması gerektiği gibi olanı ortaya koyması bir o kadar zor. Fakat Türk toplumunun kodları ile oynamaya, genetiğini değiştirmeye çalışanlar o kadar saçma sapan işler yaptılar ve bizlere öyle eziyetleri reva gördüler ki bugün hemen her alanda normalleşmenin bir işaretini ve emaresini bulabiliyoruz.
 
İdrak ettiğimiz mübarek Kurban Bayramı da normalleşmenin işaret ve emarelerini gözlemleyebileceğimiz bir alan. Çok şükür hızla geride kaldı ama çok değil bundan sadece beş on yıl önce Kurban Bayramı yaklaştığında anormal ve suni bir tartışma daha başlardı; ‘vahşet görüntüleri’ ve kurban derileri meselesi.
 
Dinî hayat üzerinde baskı kurmayı devlet etmek zanneden akıl diğer birçok vesileyle olduğu gibi Kurban Bayramı vesilesiyle de çatışma alanı oluştururdu. Kurban derilerinin sözde ‘irticai’ kurum ve kuruluşlara verilmesini engellemek bahanesi ile Türk Hava Kurumuna bağışlanması zorunlu hâle getirilmişti. Kendini bildi bileli imkânı elverdikçe kurban kesen insanlara akıl öğretmeye kalkmak hatta akıl öğretmenin ötesinde zorunluluk koşmak... Üstelik derilerin zorunlu olarak bağışlanmasını istedikleri kurum o zamanlar hiç de şeffaf olmayan, topladığı kurban derilerinin geliri ile ne yaptığı bilinmeyen, yolsuzluk şaibelerine boğazına kadar batmış bir kurum... Çok şükür, o günler geride kaldı. Bugün isteyen derisini istediği yere bağışlıyor. İster meşrebinin uyuştuğu bir cemaate isterse vakfa derneğe...
 
Geride kalan bir diğer saçmalık ise ‘vahşet görüntüleri’ lakırtısı. Kamu kurumları, belediyeler kurban kesmek isteyen vatandaşlara gerekli kesim imkânını sağlamaz, ‘ben kasabım’ diye ortaya çıkan ehliyetsiz kişileri denetlemez ve sonuç olarak ortaya, kaçan kurbanlık görüntülerinden kurban keserken kendini sakatlayan ‘kasap’lara kadar istenmeyen manzaralar çıkardı. Hiçbir şey bulamazsa İstanbul Boğazı’nın sularını fotoşopla kırmızıya boyayıp ‘kesilen kurbanların kanından boğaz kırmızı aktı’ diye ‘haber’ yapan medyamız da bu istenmeyen manzaraları havada kapardı. Belli bir vakitte yapılması gereken, dolayısı ile yoğunluk oluşturan bir ibadeti yerine getirmek için yeterli imkânlar sunulmazsa insanlar da kendi derme çatma imkânları ile yola devam eder ve ortaya şikâyetçi olunan hâl ve görüntüler çıkar. Bugün kamu kurumları, düzenleme ve denetleme görevini iyi yaptıkça çok şükür bu manzaralar azalıyor. Otaya çıkan az sayıdaki olumsuzluk da bir ‘rejim krizi’ veya İslamiyete ait bir ibadeti eleştirmek için bir fırsat olarak değerlendirilmiyor, olsa olsa magazinvari haberler oluyor.
 
Öte yandan sorun tamamen çözülmüş değil maalesef. Hemen her alanda olduğu gibi meselenin merkezine neşter vurulmuş olsa da ince işçiliğe ihtiyaç var. Öncelikle normalleşme garanti altına alınmalı. İleride hasbelkader güç elde ederlerse art niyetlilerin filmi geri sarmasını engellemek için gerekli yapısal düzenlemeler yapılmalı. Diğer mesele ise denetleme: Kurban bağışı toplayanların ekseriyeti yıllardır faydalı hizmetleri ile göz dolduran kurumlar oldukları için ortada şikâyet edilecek yaygın bir sahtekârlık yok. Ancak yine de devlet, denetleme işlevini bir kenara bırakamaz. Dindarları ve kurumlarını incitmeyecek bir şekilde denetleme faaliyetleri artırılmalı. Ve son olarak sayıları az olsa da veya niyetli olanlar eskisi gibi cesaret bulamasalar da kurban vesair ibadet ve şeair üzerinden İslam’ı ve Müslümanları aşağılamaya çalışma alışkanlığı devam ediyor. Türkiye, Müslümanların çoğunlukta olduğu fakat İslamafobik eğilimlerin de azımsanmayacak kadar çok olduğu bir ülke. İslamafobinin spesifik bir suç olarak tanımlanıp ağır cezalar öngörülmesinden başlayarak bu alanda da yapılması gereken çok iş var.
 
Kendisi güzel olan ‘Kurban’ın sadece güzelliklerinin konuşulduğu bayramlara ulaşmak niyazıyla hayırlı bayramlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.