Almanya dost yüzlü bir sömürgeci miydi?

A -
A +
Almanya Federal Meclisi’nin aldığı “soykırım” kararı pek çok yönüyle değerlendirilmeye devam edecek. Hatta doğal olarak, Almanya ile tarihî ilişkilerimiz bir kez daha ve derinlemesine tahlillere tabi tutulacak.
Almanya Meclisinin verdiği kararın, aslında en inciten tarafını hiç kuşkusuz Türk vekillerin kendi vatanlarına karşı aldıkları, bu izahı zor tutumdur. Ondan sonra Almanların tutum ve tavırlarını değerlendirmek gerekir.
Çünkü insana şunu elbette sorarlar; “Siz önce kendi milletinizden olanların tavrını sorguladınız mı?” diye. Zira haksızda sayılmazlar. Fakat bu, elimizi zayıflatan belimizi büken tabloya rağmen Almanlar da, ne Nazi dönemindeki kendi tarihî gerçeklerinden kopabilirler ne de I. Dünya Harbi’nde Müttefiki oldukları Osmanlı’nın askeri hareketlerinden bihaber olduklarını iddia edebilirler.
Almanlar, Osmanlı ordusunun en üst kademelerine gelmiş Goltz Paşa ya da Liman von Sanders Paşaların hatıralarını bile okumamış görünüyorlar. Osmanlı’nın Tehcir yapmak zorunda kalma nedenlerini görmeyen hatta önünü serbest bulan Ermeniler tarafından da yıldan yıla sayıları artırılarak ortaya konulan ölü sayılarını, hiçbir aklın izah edemeyeceği oranlara çıkarmalarını eleştirmeyen, sorgulamayan zihniyetler, bugün aynı haksızlığı Türkiye’ye de yapmaya devam ediyorlar.
1914 nüfus sayımına göre Osmanlı coğrafyasında yaklaşık 23 milyon insan yaşıyordu. Bu nüfusun ne kadarı Ermeni’ydi ki “bir buçuk milyon öldü” diyebiliyorlar. Kaldı ki Osmanlı’yı suçlayanların, Ermeni fedailerinin yaptığı kışkırtmalarla ilgili de hiçbir izahatı yoktur. Rusya’nın desteği ile yaptıkları kalkışmalar, kurdukları silahlı çeteler, köylere yapılan baskın ve katliamları ise yine “görülmeyecekler” sütununda kaydetmişlerdir.
Çarlık rejiminin devrilmesiyle birlikte Rus ordusu geri çekilmişti. Osmanlı ordusunun bu bölgeleri yeniden kontrol altına alması ise belirli bir zaman aldı. Bu boşluğu fırsat bilen Ermeni çeteler ise katliamlarını acımasız bir şekilde sergilediler.
Erzurum, Bayburt, Erzincan gibi illere giriş yapan Osmanlı Ordusunun ilk birliklerinin tuttuğu kayıtlar gerçekten içler acısıdır. “âdeta bir ceset tarlasıyla karşılaştık” diyen ordu mensuplarının kayıtları ATASE arşivinde hâlâ mevcuttur.
Bunun yanında Osmanlı’yı suçlayanların Osmanlı’nın İskân Politikasıyla ilgili de bir bilgileri yok gibi görünüyor. Bunu, tarihinde pek çok defa uygulamış ve başarılı neticeler de almıştır. Osmanlı, Ermeni vatandaşlarını kendi sınırları içerisindeki bir bölgeden yine kendi sınırları içerisindeki başka bir bölgeye nakletmiştir. Evet, savaş koşullarında yapılan bu tehcirin hesaplanamamış başarısızlıkları olabilir fakat bile isteye bir öldürmeden ve yok etmeden bahsetmek ancak kuru bir vicdanın izahıdır. İşin bir de bu tarafı var. Açlık ve sefalet ise sadece Ermeni Tebaasının değil bütün Osmanlı’nın sorunudur.
Olaylara objektif bakılmadan asla bir neticeye varılamayacak bu konu, en başta Ermeni tarih inşacıları tarafından uydurulan bilgilerle çetrefil hâle getirilmiştir. İsnat ve dayanağı olmayan bilgilerle dünya kamuoyunu etkileyen Ermeni Diasporası yanına iş birlikçilerini de alarak Türkiye’yi uluslararası arena köşeye sıkıştırmaya ve tazminata mahkûm etmeye çalışıyorlar.
Bu noktada Türk tarihçilerine çok daha fazla iş düşüyor. Bu geç kalınmış meselede kendimizi soğukkanlı ve tarihi, akli kanıtlarla dünyaya anlatmak zorundayız. Bunun yolu da, bugün bütün üzerimize gelinmelerin asıl sebebi olmasına rağmen ekonomik ve siyaseten güçlenmektir.
“Dünya beşten büyüktür.” diyen bir Türkiye dili, kendisine I. Dünya Savaşı’ndan sonra biçilen itaatkâr role itiraz eden bir milletin saldırı oklarını üzerine çekmesi mutlaka düşünülebilecek bir durumdur. Buna rağmen, yılmadan yolumuza devam etmek zorundayız; daha da büyük bir enerji ile…
Bu saldırılar biz güçlendikçe artarak devam edecektir. Burada asıl mesele onların ne yaptığı değil bizim ne yaptığımız ya da ne yapamadığımızdır…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.