Dinler arası diyalog çalışmaları neden Türkiye'de?

A -
A +

Son günlerde bilgisayarıma düşen mailler arasında, diyalog iftar resim ve metinleri rahatsız edecek dereceye vardı. Patrik, hahambaşı ve yardakçıları iftarlarda... Sahi bu çalışmaların Avrupa, Amerika, Afrika ve Asya kıt'asındaki devletlerden hangilerinde yapıldığını merak etmeye başladım. Şimdilik ulaştığım sonuç: Bu işler sadece Türkiye'de ve Türk bulunan bazı Avrupa devletlerindeki Türkler arasında yapılmaktadır. Rusya'da semavi dinlere bağlı milyonlarca insan var. Ama diyalogcular yok. Çin'de, Hindistan'da da öyle. Türkiye'de yoğunlaşmasının sebebini sorumlulardan birileri açıklamalıdır. Eğer Türkiye'nin din savaşlarına hazırlandığı, dünyayı buhranlara sürükleyeceği endişesi varsa, bunu düşünenlerin deli olması lazım. Türkiye bugün ölümünün 66'ncı senesini andığımız Ulu Önderin; "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" prensiplerine sıkı sıkıya bağlıdır. Türkiye'de demokrasi var. Ve saldırgan değiliz. Diyalog çalışmalarını, bugün ülkelere saldıran, kan ve gözyaşı hediyeleri sunan Batının süperlerine kaydırsınlar. Din savaşı başlattık diyen Başkanlara baksınlar. Sevgili Peygamberimiz daha çocuk yaşta bir yetim olarak, amcası Ebu Talib'in kervanı ile Şam'a gitmektedir. Yolları Tur-u Sina'nın eteklerinden geçer. Yol üzerindeki Saint Catherine manastırı rahibi Bahira, insanlığın kurtarıcısı yeni bir peygamberin geleceğini kendi din kitaplarından okumuş ve bunu hasretle beklemektedir. Gelen kervanın üstünde gelmekte olan bulut onu heyecanlandırır. Manastır yakınında konaklayan kervan halkını Manastıra yemeğe davet eder. Gelenler içindeki çocuğa bakar ve onda, kitaplarındaki işaretleri görür. Ona bazı şeyler sorar. Ve beklenen kurtarıcı olduğunu anlayınca amcasına: Bu çocuğa Şam Yahudileri zarar verir. Oraya gitmeyin yollarda satıp hemen dönün der. Öyle yapılır. Aradan 13 sene geçer. Bu sefer Efendimiz kervan lideri olarak aynı yerden geçmektedir. Bahira ölmüş yerine Nastura baş rahip olmuştur... O da kervanın gelişi ile bazı ciddi alametler görüp, yanlarına gelir ve Bahira'nın seneler önce söylediklerini söyler. Yine Şam'a gitmeden satışlar bitirilip, dönülür. O tarihten 16 sene sonra Sevgili Peygamberimiz insanlara Peygamberlik görevini açıklayınca, birçok şehirlerden ziyaretine gelenler olur. Saint Catherine Manastırı rahibi de Medine-i Münevvere'ye bir dostluk heyeti gönderir. Peygamberimiz onlara: Her türlü vergiden muaf olduklarını ve hiçbir müslümanın onlara dokunmaması, zarar vermemesi için, bir "Emanname" yani güvence mektubu yazdırıp verir. Bu Manastır ve halkına, o tarihten bugüne kadar hiçbir Müslüman en ufak bir zarar vermez ve vergi alınmaz... Yavuz Sultan Selim Han Mısır Seferine giderken, Manastır'ı ziyaret eder, hatırlarını sorar ve o güzel hatıra "Emanname"yi rica eder. Rahipler severek verirler. Sultan da onun yerine bu Emannameden bahseden bir ferman verir. Muafiyet Osmanlı döneminde aksamadan devam eder. 1425 senelik bir Emannamenin sağladığı diyalog ve güven nerede, Türkiye'nin bütünlüğüne göz dikmiş bugünkü "sahte diyalog" nerede?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.