Kıbrıs'ın geçmişi ve geleceği

A -
A +

Akdeniz'deki diğer adalar gibi, Kıbrıs da ezelden beri bir Türk vatanıdır. Ancak emperyalistlerin iştihasını kabartan Kıbrıs'ın başı hep ağrımıştır. Ada halkı en huzurlu günlerini Osmanlı idaresinde geçirmiştir. Kıbrıs'ın tarihte "şu kökenlidir" denecek bir yerli halkı yoktur. Ancak coğrafi konum itibariyle Mısır, Ortadoğu ve Anadolu insanının karışımından meydana gelmiştir desek yanlış olmaz. 1570 senesine kadar Kıbrıs, o zamanlar Akdeniz'de yol kesicilik yapan Venediklilerin zulmü altında, inim inim inliyordu. Kıbrıs halkı tam bir köle durumunda idi. Venedikli idareciler halkın mal ve namusuna sorumsuzca el uzatır ve kazandığını, yavrularını elinden alırlardı. Akdeniz yolu ile hacca giden müslümanların gemilerini soyar insanlarını köle olarak pazarlarda satarlardı. Sık sık Anadolu'nun güney sahillerindeki Türklerin köy ve şehirlerine ani baskınlar yaparlar ve insanlarımızı acımasızca öldürürlerdi. Bu zulme son vermek için İkinci Selim Han, 1570 senesinde "Kıbrıs Seferi" için Divanda karar aldırdı. Sokollu Mehmed Paşa bu kararın erken olduğunu savundu. Zira şimdilerde Kıbrıs'a yapılacak bir sefer, Papa'nın kontrolündeki Avrupa devletlerini, Haçlı ruhu ile üstümüze saldırtabilirdi. İkinci Selim Han da, Sokollu da haklı idi. Ama Padişahın emri üstün idi ve tabii ki uygulamaya kondu. 15 aylık zorlu bir mücadeleden sonra Kıbrıs, bir huzurlu Türk ülkesine dönüştü. Kıbrıs'ın yerli halkına birçok ekonomik imkanlar sağlandı. 1878 senesine kadar 300 sene bu böyle devam etti. 1878'de ise, meşhur ve o derecede de acı "93 Harbi" neticesinde, Rus kuvvetleri Yeşilköy'e kadar geldiler. Balkan Ortodoksları ayakta idi. 93 Harbi sonunda Ayastefonos "Mukaddimei sulhiyesi" yapıldı. İngilizler Rusları sıkı takibe almıştı. İstanbul'un Rusların eline geçmesi ile İngilizin eli zayıflayacaktı. Bu, anlaşma öncesi geçici anlaşmanın yapılmasını müteakip; gerçek anlaşma için Berlin'de bir Konferans toplanmasına karar verildi İngilizlerin İstanbul Büyükelçisi Henry Layard, Berlin'de toplanacak Konferansta, Osmanlı menfaatlerini koruyacaklarını, harp tazminatı için Rusların geçici el koydukları; Batum, Kars ve Ardahan vilayetlerinin kurtarılması için Osmanlı lehine çalışacaklarını söz verdiği bir anlaşma imzaladı. Eğer Ruslar bu doğu vilayetlerinden çekilmezlerse, Osmanlıya askerî yardım yapabilmeleri için, Kıbrıs adasını askerî üs yapmak istediklerini bildirdi. Ve hatta eğer buna Osmanlı Devleti müsaade etmezse; zorla Kıbrıs'ı işgal edeceklerini bildirdi. Yani bana yardım etmek istiyor. Ben izin vermezsem yine zorla Ada'yı işgal ederek bana yardım etmeye çalışan bir İngiliz Dostluğu!.. Dost kürküne bürünmüş İngiliz, 36 sene Kıbrıs adasını yönetti (!) 1914 senesinde de, bir oldu bitti ile Ada'yı zalim İngiliz imparatorluğu topraklarına kattı. 1878'den beri Kıbrıslı Türkler gülmeye, huzura hasrettir. İngilizler müstemleke valisi, Kıbrıs Türkü de müstemleke halkı olmuştur. Elde kırbaç bir yönetim. Avrupa Birliğinin, Kıbrıs'ın çözümünü, neden bu kadar KİLİT mesele saymasını anlamaya çalışıyorum ama çözemiyordum. Şimdi anlaşılıyor ki nelere ve kimlere hizmet edeceğini tahmin etmenin zor olmadığı BÜYÜK ORTA DOĞU PLANI dillenmeye başlayınca sırlar fâş oluverdi. Hadi hayırlısı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.