Kültür Bakanlığı'nın dikkatine!

A -
A +

Her ne kadar yazı başlığım, Kültür Bakanlığı olarak yazıldıysa da; son hükümette Turizm Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı'nın birleştirildiğini elbette çoğumuz biliyoruz. Bu sayın bakanlığın dikkatini çekmek istediğim konuyu, on senedir muhtelif vesilelerle, birçok defa yazdım. Bazı ilgililer yazdıklarımı her halde dikkate değer bulmadılar ki, bir bakanlık yetkilisi, görev sayarak da olsa; 'arkadaş sen ne demek istiyorsun' diye aramadığı gibi, yazdıklarımı da düzeltme cihetine gitmediler. Efendim benim dertlendiğim şey, Topkapı Sarayı ve Müzesinin şu andaki verdiği hizmetlerdendir. Ettekrar-ı ahsen... sözü uyarınca, bir defa daha yazıyorum: Bilindiği gibi Topkapı Sarayı, Osmanlı devletinin 400 seneden fazla idare merkezliğini yapmış ve Türk turizminin göz bebeğidir. Yani Türkiye'de bir numaradır. 21-22 mayıs 2004 cuma ve cumartesi günleri, bir vatandaş olarak bu "inci"yi gezdim. 1- Bab-ı Hümayunun dış kısmındaki ana asfalt, bir asfalt kazıma makinesi ile kazınıyor ve turist taşıyan otobüslerle, kapı ağzında tam bir kargaşa yaşanıyordu. Etraf toz duman olmuş. Böyle yerler için geceler veya sarayın bakım günü olan salı günlerine ne oldu? Kış günleri niye yapılmadı. Bu şekilde çalışma bence vurdumduymazlıktır. 2- Bab-ı Hümayun denilen birinci kapıdan giren otobüsler, kapının iki yanındaki tarihi mermer söveleri öyle zımparalamış ki, artık otobüsler tarihi demir kapılara sürtmeye başlamış. Bir tarihi eseri yıkmak suç ise, bunu her gün azar azar törpülemek de daha büyük suç olmalıdır. Bu kapıdan bir otobüsün girişi zaman geliyor beş dakikayı buluyor. Hele birkaç otobüs peş peşe olursa, siz varın perişanlığı hesap edin. Binlerce yabancı turist, otobüsün egzoz gazlarını solurken, yüzleri şekilden şekile girmektedir. Bu kapıdan geçen araçlara, ayrıca MEB matbaasına kâğıt getiren, basılı evrak götüren araçları da ekleyiniz. Tam curcuna. Sayın Bakanım bu kapıdan araç girişini yasaklayacak, bugüne kadar bir kahraman çıkamadı. Lütfedip önlerseniz, büyük hizmet edersiniz. Ama karşınıza, rantçılar gelse de bu zorunludur. Bir sabah habersiz ve tebdil gitmeniz, bana hak vermenizi kolaylaştıracaktır. 3- Topkapı Sarayının dış duvarları olan Sur-u Sultani dahil birçok yapısında, kubbesinde; incir, çitlembik vs. ağaçlarla aslanağzı ve benzeri birçok çiçek ve otlar bitmiştir. Belki, yeşilliktir, güzel denebilir ama, bunlar tarihi yapıları hızla tahrip etmektedir. İncirler duvar üstünde, artık meyveye dönmüştür. Ucuz bir ilaçla, basit zirai mücadele masraf açmasa gerek. Topkapının komşusu Ayayasofya Camii'nin duvar ve kubbeleri de aynı ot ve ağaçların istilasına uğramıştır. Zaten zayıf olan Ayasofya duvarları, daha da büyük zarar görüyorlar. 4-Topkapı birinci avludaki bilet gişeleri, yaz mevsimsinde ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Yüz metreye yakın kuyruklarda, kızgın güneş altında bilet için bekleterek, ülkeye daha fazla turist çekmeyi ummak, çölde su bulmak kadar bizden uzaktır. 5-Hemen Bab-ı Hümayun önündeki III. Ahmed Çeşmesi, bir dünya şaheseridir. Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda bulunan bu çeşmenin, etrafındaki demir korkuluklar içler acısıdır. Kırılan yerler tel ve kablolarla, lâlettayin bağlanmış ve tam önünde turistler otobüslerinden inip, ilk iş bu perişanlığı görüyorlar.. Bir hayırsever de oraya el atarsa, hizmet etmiş olacaktır. Topkapı için yazacaklarım bitmedi, ama bana tahsis edilen satırlar bitti. Bakalım bu yazım işe yarayacak mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.