Türk Silahlı Kuvvetleri ve Otuz Ağustos Zaferi

A -
A +

Ağustos ayı birinci haftasında, Yüksek Askerî Şûra, mutad toplantılarından birini daha yaparak, ordudaki tayin ve terfileri görüştü. Sırası gelen liyakatli personel terfi etti. Sırası gelen, süresini dolduran personel için de emeklilik kararı çıktı. Şûra toplantısı, Türk milletinin binlerce yıllık bir geleneğidir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni dimdik ayakta tutan bir gelenek... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sadece son on beş yılda aldığı çok ciddi dış ve iç görevlerdeki başarıları göğsümüzü kabartmıştır. Somali, Irak, Bosna, Kosova, Filistin ve Afganistan'da ifa ettikleri görevlerle, milletimizin yüzünü ak etmişlerdir... 26 Ağustos 1922'de Ulu Önder Atatürk'ün emri kumandasında başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustosta zafere dönüşmüştür. Bu asil milletin şanlı İstiklal Savaşı, artık dönüm noktasını aşmıştı. 1921'deki Sakarya Harbi öncesi, İngiliz ataşesini, Ankara'da vereceği zafer balosuna davet eden Yunan kralı, şimdi neye uğradığını anlayamadan ülkesine kaçmış, komuta kademesinde büyük değişiklikler yapmaya mecbur kalmıştı. Kendi yaveri Haci Anesti'yi, kumandanlığa getirmesi, Yunan Silahlı Kuvvetlerini siyasetin içine boylu boyunca batırmıştı. 31 Ağustos günü, beş gündür verdiği kanlı boğuşmadan yorgun çıkan 5. Kafkas Tümeni, 105 subay ve 1200 erini kaybetmişti. Toparlanıp tekrar Uşak istikametinde harekatına devam ederken, kolbaşı Karahisar'a yaklaştığında, Tümen Komutanı Alb. Halid Atmansü'ye, bir köylü, 12000 kadar Yunan kuvvetinin, bütün köyleri yakarak batıya doğru kaçtığı haberini getirdi. Bu haberden bir saat kadar sonra, bir Yunan küçük zabiti (Subayı) elinde bir beyaz bayrak sallayarak Tümen Komutanı Halid Beyin yanına gelerek "Ben General Trikopis'in emir subayıyım. Kendisi Türk ordusuna teslim olmak istiyor. Gelip teslim alsınlar dedi" diyor. Elmadağı Göyem köyü civarında cereyan eden bu olay üzerine, bir yüzbaşı komutasında gönderilen müfreze ile, Trikopis ve karargahın kurmayları, perişan ve bitkin bir durumda, Albay Halid Atmansü'nün karşısına getirilir. Trikopis, Türk Komutana, "Beni komutanınıza götürün" der. Halid Bey ise, Fransızca "Buyurun kumandan benim" dedi. Trikopis aldanmakta haklıydı. Albayımızın sırtında er üniforması vardır ve üstü başı dağınıktır. Süslü Yunan komutanı, karşısında kendi subayları gibi besili ve süslü birilerini göreceğini bekliyordu... Tanışma faslından sonra, Albay Halid Atmansü, Trikopis'e, neden teslim olmaya ihtiyaç hissettiğini sorduğunda, Trikopis'in cevabı çok ibretliktir: "Ordumuz yenilmeye başlamıştı. Bilecik, Bursa üzerinden Mudanya yoluyla kaçabilecektik. Ancak, Yunanistan'a vardığımızda, bu yenilgiyi kimseye izah edemeyeceğimi ve belki de kurşuna dizileceğimizi bildiğimizden, canımızı kurtarmak için, size teslim olmaya karar verdik" şeklindeydi. Hiçbir Türk subayı ve silahlı kuvvetler personeli, Türk tarihinde böyle aşağılık bir düşünce ile hareket etmemiştir. Ordumuzun elbette dünyada eşi yoktur. Ve milletimizin göz bebeğidir. Bizlere bu vatanı, canları pahasına miras bırakanları rahmetle anıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.