AB Komisyonu Türkiye Büyükelçisi Bn. Karen Fogg'a mektup

A -
A +

Sayın Büyükelçi, 12 Şubat 2001 tarihli "Hürriyet" gazetesinde yayınlanan beyanlarınızı dikkatle okudum. Türkiyede olduğu gibi AB içinde de, "Türkiye'nin AB üyeliği konusunda, kötümser ve şüpheci olanların bulunduğu ve fakat Helsinki Zirvesi ile AB'nin, Türkiye'nin AB ve tam üyelik sürecini onayladığı şeklindeki sözlerinize tamamen katılıyorum. Bunun gibi, Türkiye'nin AB sürecine uyumu açısından ulusal programın çok önemli olduğuna, bu programda aday ülkelerin Kopenhag kriterlerini nasıl, ne zaman, hangi planlar ve uygulamalar çerçevesinde hayata geçireceklerini göstermeleri gerektiği tarzındaki beyanlarınıza da katılmamak mümkün değildir. Nitekim Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarını ciddiyetle sürdürdüğünü sizin de bildiğinize şüphem yoktur. Ne var ki Türkiye'de, AB'nin, Türkiye'yi tam üyeliğe kabul etmeden, Avrupa'nın kenarında mümkün olduğu kadar çok tutmak ve oyalamak istediği tarzındaki düşüncenin başlıca kaynağı AB'nin Türkiye'nin tam üyeliği için Kıbrıs, Ege Sorunu ve benzeri gibi ve başka hiçbir devletten istenmeyen ve hem Kopenhag, hem de Maastricht Kriterleri dışında bulunan ve âdeta Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasını önlemek veya hiç olmazsa bu üyeliği mümkün olduğu kadar ileriye atmak izlenimini uyandıran ek birtakım koşullar ileri sürülmesidir. Bu satırların yazarı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1950 yılında genç bir İdare Hukuk asistanı olarak Akademik kariyere başladığı zaman, kurucusu ve üyesi olduğu ilk dernek "Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrini Yayma Derneği" olmuş, Türkiye Millî Gençlik Teşkilatı (TMGT) Genel Başkanlığını yaptığım 1950'li yılların başlarında, Avrupa Konseyi'nin başlattığı "Gençliğin Avrupa Kampanyası TMGT içinde önemli yer tutmuş, Türkiye gazetecileri için "Avrupa Birliği ve Türkiye" konulu staj akademisyenlerin ve gazetecilerin katılımı ile Kastamonu ilimizin Karadeniz kıyısındaki Abana'da 1955 yılının Ağustos ayında yani 25 Mart 1957'de kurulan ve kısaca "Ortak Pazar" olarak adlandırılıp bugünkü AB'nin başlangıcını oluşturan "Avrupa Ekonomik Topluluğu" AET'nin kurulmasından da önce yapılmıştır. Bu beyanlarım ile AB'nin inançlı ve eski bir taraftarı olduğumu ve Türkiye'nin AB içinde yer alması gerektiğine eskiden beri inandığımı vurgulamak istiyorum. Nitekim bugün de "İstanbul Kültür" ve "Yeditepe" üniversitelerinde verdiğim Lisans ve Lisansüstü derslerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile AB Hukukunu ve AB Kurumlarını okutmakta ve öğrencilerimden benden cevabını istedikleri başlıca sorularım, yukarıda işaret ettiğim üzere Türkiye'nin önüne çıkarılan "Ek Koşul"ların Türkiye'nin AB'ye üyeliğini engelleyip engellemeyeceği noktasında yoğunlaştığını görmekteyim. Bu konudaki görüşünüzü bu sütunda yayınlamak üzere rica ediyor, saygılar sunuyorum, Sayın Büyükelçi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.