Büyük sporcu Ruhi Sarıalp'i dördüncü ölüm yılında anıyoruz

A -
A +

Mart 2001 günü aramızdan sessizce göçüp giden Ruhi Sarıalp'in ölümünün 4. yıldönümü idi. Bilindiği gibi Ruhi Sarıalp 1948 Londra Olimpiyat Oyunlarında üç adım atlamada, 15.02.5 m derece ile, bronz madalya kazanmış ve atletizm dalında bayrağımızı şeref gönderine çektiren ilk Türk sporcusu olmuştur. Sarıalp, güreşin dışındaki birçok spor dalında ilk olimpiyat madalyası kazanan sporcu olma sıfatını, 1984'te Los Angeles Olimpiyatlarında iki boksorümüz Eyüp Can ile Turgut Aykaç'ın bronz madalyası kazandığı zaman arasında geçen 36 yıl boyunca yalnız başına taşımış ve 2004 Atina Olimpiyatlarında finalde çekiç atmada 79.51 m derece ile atletizmde bronz madalya kazanan Eşref Apak'ın başarısını göremediği için de, Olimpiyat madalyası kazanan ilk ve tek Türk atleti olmanın yalnızlığından kurtulamadan ebediyete intikal etmiştir. Fakat Ruhi Sarıalp, Türk Spor Tarihinin değerli araştırmacısı ve yazarı Cem Atabeyoğlu'nun, "Türkiye Milli Olimpiyat Komistesi Yayınları' arasında 2003 yılında çıkan 'Türk Atletizminde İlk ve tek Adam Ruhi Sarıalp' adlı eserinde vurguladığ gibi, yalnız şampiyon ve rekortmen bir atlet değil, gerçek bir spor adamı, çok yönlü bir araştırmacı, unutulmaz bir insan, kolay bulunmaz bir dost ve arkadaştı. Nitekim, yaşıtım ve yıllardan beri dostum ve arkadaşım olan Sarıalp'in bütün bu niteliklerini yakından bildiğim için, TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığım 1960'lı yıllarda, TRT İstanbul Radyosu'nun Spor, Olimpiyat tarihi ve jimnastik' programlarında Ruhi Sarıalp'ten yararlanılması için yönetim kurulundan karar çıkarttırmış ve Sarıalp'in hazırladığı programlar büyük ilgi gördüğü gibi, dönemin Burhan Felek başkanlığındaki kadirşinas Türk Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu, TRT'nin bu ilgisini, TRT'nin başkanı olarak beni 1968 yılında TMOK'un 'Şeref Üyeliği'ne seçerek onurlandırmıştı. Bu nedenle, 37 yıldan beri, olimpizmin yaşam tarzıma ve inancıma çok uygun düşen felsefesini temsil eden TMOK üyeliğini de, bir bakıma, rahmetli Sarıalp'e borçluyum. Birçok konularda çok iyi anlaştığımız Ruhi Sarıalp ile ortak yönlerimizden biri de Fenerbahçe taraftarlığımız idi. Şu farkla ki, ben 1936'dan beri gönül verdiğim Fenerbahçe'yi amatörce tutmuş, Ruhi Sarıalp ise, 1945 yılında Fenerbahçe kulübüne kaydolarak bu kulübe rekorlar kazandıran gözde atlet olmuştu. Nitekim, 1998 yılında, Sarıalp'in bazı arkadaşları ve dostlarının, ondan habersiz olarak, Londra'daki Olimpiyat Oyunlarında kazandığı madalyanın 50. yıldönümü dolayısıyla bir jübile düzenlenme talebine dönemin Spor Bakanı, her nedense, izin vermemiş, fakat bu olayı haber alan Fenerbahçe Kulübü, Spor Bakanından daha kadirşinas davranmış 1 Aralık 1998 günü bir toplantı düzenleyerek, Londra Olimpiyatı başarısının 50. yılında, Başkan Aziz Yıldırım'ın elinden Ruhi Sarıalp'e büyük bir kupa ve şilt vermiştir. Sarıalp'in, sevgili ve değerli eşi ve aynı zamanda merhum Ali Fuat Cebesoy Paşa'nın erkek kardeşinin kızı olan Ayşe ile Ruhi'nin çıktıkları bir Ege gezisi esnasında, ani bir kalp krizi ile 4 Mart 2001 günü 77 yaşında iken hayatını yiteren Türk Sporunun bu değerli insanı, sevgili dostum ve arkadaşım Ruhi Sarıalp'i 4. ölüm yılında bir kez daha sevgi ve rahmetle anıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.