80. Kuruluş Yıldönümünü kutladığımız "Atatürk Cumhuriyeti"nin niteliklerini sayan Anayasa'nın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyetini ".... İnsan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak nitelemektedir. Diğer taraftan bu maddenin atıfta bulunduğu ve Anayasa'nın 76. maddesine göre Anayasa metnine dahil olan "Başlangıç" kısımında ".... Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa'nın Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı ve inkılap ve ilkeleri doğrultusunda ve millet egemenliğinin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanan hiçbir kişi ve kuruluşun hürriyetçi demokrasi ve hukuk düzeni dışına çıkamayacağı ifade edildikten sonra, aynı "Başlangıç" kısmının 3 Ekim 2001 tarihli Anayasa değişikliği ile son şeklini alan 5. fıkrasında; "Hiçbir faaliyetin, Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının Devleti ve ülkesi ile bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin Atatürk Milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve mediniyetçiliğinin karşısında, korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı" beyan edilmektedir. Görülüyor ki "Atatürk Milliyetçiliği" niteliği, öneminden dolayı anayasanın hem "Başlangıç" hem de 2. maddesi metninde yer alan çok önemli bir niteliktir. Diğer taraftan "Milliyetçilik" ilkesinin, Mustafa Kemal'in Türk Milleti ile birlikte yaptığı milli mücadelenin ve kurduğu devletin temel niteliği olduğunu fakat bu milliyetçiliğin şövenist, ırkçı ve saldırgan değil Ernest Renan'ı takiben "Vatanseverlik-Patriotisme" anlamında, ülke ve millet bütünlüğüne önem veren, ırkçılığı, mezhep ayırımcılığını, sınıf kavgacılığını reddeden, çağdaşlaşmayı amaçlayan, medeniyetçi, demokrasiye yönelik, barışçı ve insancıl bir milliyetçilik olduğunu biliyoruz. Sosyalizm, Marksizm, Marx ve Engels üzerinde pek çok araştırma yapan ve yazı yazan "Murat Belge" Milliyet'in 23 Ekim 2003 tarihli "Popüler Kültür" ekinde yayınlanan bir yazısında, Türkiye'de, çeşitli nedenlerle, "Milliyetçilik"in kitleye aşılanamadığını, onun yerine, son 20 yıl içerisinde, vatanperverliğin "Yeni Çağ" versiyonu (Uyarlaması) olarak, etkisini sokakta gösteren bir "Kitle Şövenizmi" oluşturduğunu, haklı olarak ifade etmektedir. Sayın Belge'nin bu konudaki düşüncesini bilmiyorum ama bana göre "Yüksek Milliyetçilik"in Türkiye'de geniş kitlelere aşılanamamasının başlıca nedeni "Atatürkçü Milliyetçilik" üzerinde yeterince durulmaması ve bunun inkılap tarihi derslerinde bile okutulmasının ihmal edilmesi olmuştur. Oysa, 1988'de kaybettiğimiz değerli bilim ve fikir adamı Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu, anayasanın başlangıç kısmı ile 2. maddesinde de ifadesini bulan "Atatürk Milliyetçiliği" kavramını, Atatürk Araştırma Merkezi'nin 1986 yılında yayınladığı "Atatürk ve Milliyetçilik" adındaki eserinde sistematize ederek ve bu kavrama "Atatürk Türk Milliyetçiliği" adını vererek, niteliklerini belli başlı noktalar etrafında toplamış ve fakat maalesef bu değerli eser toplumumuzda yeterince duyulmamış ve ilgi görmemiştir. Taha Akyol da 15 Ekim 2003 tarihli Milliyet'teki köşe yazısında, Milliyetçiliğe "Çıkış yolu" olarak "Muhafazakâr ve liberal değerleri de sentezleyen, 70 milyonun tamamına uzak, demokratik, yeni bir milliyetçilik anlayışı" önermektedir. Bana göre Anayasamızdaki Milliyetçilik anlayışı hem muhafazakar hem de liberal değerleri de içermektedir. Sayın Akyol'un bu konudaki düşüncesini bilmiyorum, fakat merak ediyorum.