Gazete yazarlığımın kısa öyküsü

A -
A +

Bundan bir süre önce, bu köşemde çıkan "Hasan Cemal'in 'Cumhuriyeti Çok Sevmiştim'in Hatırlattıkları" başlıklı yazımda, 1940'lı yıllarda çıkan birkaç makalemden sonra 1950'li yıllarda "Dünya" ve "Vatan" gazetelerinde sürekli yazı yazdığımı, 1960 yılının sonlarında ise merhum Nadir Nadi'nin daveti üzerine "Cumhuriyet"te makalelerimin yayınlandığını ve bunun 1964 yılının ikinci yarısına kadar sürdüğünü anlatmıştım. Doğan Avcıoğlu'nun, egemenliğindeki YÖN dergisindeki yazılarla, Türkiye'de oluşturduğu çatışma ve gerilim ortamı ile Sol Radikalizm'in, 1960'ların ortalarından itibaren Cumhuriyet gazetesini de etkisi altına aldığını ve bu etkinin giderek artacağını gördüğüm ve hissettiğim için, Cumhuriyet'teki makalelerime son vererek, Milliyet gazetesinin o zamanki sahibi ve dostum Ercüment Karacan'ın ve gazetenin Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Abdi İpekçi'nin davetleri üzerine, Milliyet'in ikinci sayfasının ortasındaki "Düşünenlerin Düşünceleri" sütununa makale yazarken, Ali Gevgilili'nin güncel iç ve dış konularda düzenlediği ve aynı sayfada çıkan "Açık Oturum"larına sık sık davet edildim. Radikal bir Marksist olan Avcıoğlu'na mukabil, 1979 Şubat başında suikaste kurban giden Abdi İpekçi uzlaşmaz bir Sosyal Demokrat olduğu için, Milliyet'i, merkeze oturtmuş ve hem 'Ilımlı Sol'dan, hem de 'Ilımlı Sağ'dan gazeteye destek ve taraftar kazandırmıştı. Esasen ben, 20 Aralık 1961'de yayınladığı "Bildiri" ile Ankara'da çıkmaya başlayan haftalık "YÖN" dergisinin birinci sayısında Doğan Avcıoğlu'nun yayınladığı "Yirminci Yüzyılın İkinci Yarısında Az Gelişmiş Memleketler İçin Tek Çıkar Yol Sosyalizmdir" kanaatine katılmadığımı, Cumhuriyet'te 1962'nin başlarında çıkan bir makalemde ifade ederek, yazımı "Sayın Avcıoğlu'nun da üyesi bulunduğu Yeni Anayasamızı hazırlayan Anayasa Komisyonunda ve gerekçesinde belirtildiği gibi, Sosyal Devlet ile Sosyalizmin aynı şeyler olmadıkları da bir başka gerçektir" sözleri ile noktalamış merhum Avcıoğlu'nun ve fakat haksız tepkisini görmüştüm. 1965'ten 1974'e kadar Milliyet'te yayınlanan makalelerimde "Sosyal Devlet" ve "Sosyal Demokrasi" kavramlarına komünizmin temeli olan Marksizm ve Leninizm ideolojilerinin sokuşturulmasına karşı çıkmış ve 1965-1968 yılları arasında çıkan makalelerimin birçoğu sistematize edilerek, "Çağdaş Sosyalizm", "Çağımız ve Komünizm", "Komünizm, Sosyalizm ve Anayasamız" ve "Neden NATO'ya Evet" başlıklı kitapçıklar halinde yayınlanmıştır. Bunların sonucu olarak, 1950'lerde Dünya gazetesinde çıkan makalelerimde sık sık "Demokratik Rejim, Plân, Sendikalar, Sosyal Demokrasi" gibi konulara da yer verdiğim için, bazı aşırı muhafazakâr çevreler tarafından "solcu" damgası yemişken, Milliyet'teki yazılarımda "Sosyal Devlet"i, Marksizm-Leninizm ve Darbeciliğin tasallutundan kurtarmak istediğim için, yayınlarımda Faşizm ve Nasyonel Sosyalizme de karşı çıkmama rağmen, bu defa 'Aşırı Solcu' çevreler tarafından "Sağcı" ve hatta "Faşişt" ilan edilmem gayet doğaldı. 1970'lerin başlarında Milliyet'teki "Düşünenlerin Düşünceleri" sayfasının, makale yollayan bütün aydınlara açılması üzerine, merhum Kemal Ilıcak'ın daveti ile, haftalık yazılarımı bu defa Tercüman ve Nazlı Ilıcak'ın Bulvar gazetesine yazdım. Bulvar gazetesinin 1988'de kapanması üzerine de, değerli insan ve dostum Enver Ören'in nazik daveti ile, 20 yıla yaklaşan bir süreden beri köşe yazılarımla Türkiye Gazetesi okuyucusunun ve kamuoyunun karşısındayım. 82 yıllık ömrümde beni mutlu eden başlıca olaylardan biri de, yayın ve beyanlarımda bütün totaliter ve dogmatik ideoloji ve rejimlere karşı çıktığım için, İngiltere'nin Cambridge'deki Milletlerarası Biyografi Merkezi (İBC) ve Amerikan Biyografi Enstitüsü (ABİ) tarafından 20. yüzyılın seçkin (outstanding) aydınları arasında zikredilmem olmuştur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.