Bugün, 11 Ekim 1922'de imzalanan ve İstiklal Savaşımızı askerî yönden zaferle sona erdiren Mudanya Mütarekesinin 83. yıl dönümüdür. Böylece, Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşı'nda yenik düşmesi üzerine Türk Milletine kabul ettirilen ve çok ağır hükümler içeren 30 Ekim 1918 Tarihli Mondros Mütarekesine karşı Mustafa Kemal'in liderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşı, Birinci ve İkinci İnönü, Sakarya gibi aşamalardan geçerek, 30 Ağustos 1922'de Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın da kazanılması ile zaferle sonuçlanmış, 200.000 kişilik Yunan işgal ordusu denize dökülerek, 9 Eylülde Türk Orduları İzmir'i düşman elinden kurtarmıştı. Fransa ile İtalya'nın yenilgiyi kabul ederek Çanakkale'den askerlerini çekmesi üzerine, İngiltere yalnız başına kalmış ve bu durum karşısında direnmekten vazgeçen Lloyd George "Ne yapalım, yüzyıllar nadir olarak dâhi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakınız ki, O büyük dâhiyi yüz yılımızda Türk Milleti yetiştirdi. Hiçbir çabamız sonuç vermedi. Mustafa Kemal Paşa'ya yenildik" diyerek Başbakanlıktan istifa etmişti. Bu durum üzerine, Mütareke görüşmeleri Mudanya'da başlamış, İsmet Paşa'nın yürüttüğü, İngiltere adına General Harington'un, Fransa adına General Charpy'nin, İtalya adına ise General Mombelli'nin katıldığı görüşmeler 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması ile sonuçlanmıştır. Kurtuluş Savaşını 'Askerî' yönden zaferle sonuçlandıran bu mütarekeden sonra Lozan yolu açılmış ve genç Türk Devleti bu defa 'Diplomatik' zafer kazanmıştır. 11 Ekim 1922'den Mudanya Mütareke andlaşmasının imzalanması üzerine, İstanbul henüz düşmanın işgali altında olduğu için İstanbul'dan gelen kadın ve erkek öğretmenlerin doldurduğu Bursa Şark Tiyatrosu 'Tarihî' bir toplantıya ev sahipliği etmiş, şiddetli alkışlar ve 'yaşa' sesleri arasında, sivil kıyafeti ile kürsüye çıkan Mustafa Kemal özetle şunları söylemiştir. "Bu noktaya kolay gelmedik, öğretmenlerimiz, şairlerimiz, yazarlarımız, uğradığımız felaketin bir daha yaşanmaması için o kara günlerin sebeplerini, nasıl kan ve gözyaşı dökerek kurtulduğumuzu anlatacaklardır... Ama bilelim ki, bugün ulaştığımız nokta gerçek kurtuluş noktası değildir. Kurtuluşa ancak uygar, çağdaş bilime, fenne ve insanlığa saygılı, istiklalin değerini ve şerefini bilen, hurafelerden arınmış, aklı ve vicdanı hür bir toplum olduğumuz zaman ulaşabiliriz. Öğretmeler! Ordularımızın kazandığ zaferler, sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır. Gerçek zaferi, cahilliği yenerek siz kazanacak ve koruyacaksınız..." İşte, tavizsiz bir Atatürk milliyetçisi olan bu satırların yazarı; Mustafa Kemal'in 1922'de zaferin kazanılmasından hemen sonra Türkiye için gösterdiği hedefe ulaştırmada, AB'nin sunduğu çağdaşlaşma projesinin çok yararlı olacağına inandığı için, tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim tarihinde başlamış olmasından büyük memnuniyet duymaktadır...