Öcalan hapiste PKK sahnede

A -
A +

1998 Eylül'ünde, Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığındaki MGK Toplantısında, PKK'yı topraklarından atması için, Suriye'ye baskı yapılması kararı alındı. Kara Kuvvetleri Kamutanı Orgeneral Atilla Ateş, Suriye sınırında yaptığı konuşmada açıkça: "Suriye, Öcalan eşkıyasına destek vermekle terörü Türkiye'nin başına bela ediyor. Tavrını değiştirmezse Türkiye gerekli tedbirleri almak hakkını kazanacaktır" deyince, Suriye yola gelmekte gecikmedi. Türkiye sınırları yakınındaki PKK kamplarını kapattı ve Öcalan'a Suriye'den çıkmasını bildirdi. Bir Suriye uçağı onu önce Güney Kıbrıs'a götürdü. Öcalan oradan Yunanistan'a, sonra Moskova'ya uçtu, İtalyan Komünist Partisi aşırılarından biri onu Roma'ya götürdü. İtalyan Mahkemesinin serbest bıraktığı Öcalan, Roma'nın dışında bir villaya yerleşti. İtalya'nın sıkıntısı Öcalan ile ilişkilerinin ortaya çıkmasını istemeyen Yunanistan tarafından çözülerek, Yunan hükümeti Avrupa dışında ona yer bulunabilir diye Öcalan'ı devralınca, Öcalan yeniden Yunanistan'a getirildi, oradan Nairobi'ye götürülüp, Yunan Elçiliğine yerleştirildi. 15 Şubat 1999'da Öcalan'ı Yunan Elçiliğinden alıp Nairobi havaalanına götürdüler. Güney Kıbrıs Pasaportu taşıyan ve siyasi mülteci olmak talebi ile Hollanda'ya başvuran Öcalan, Hollanda'ya götürüleceğini zannederken, havaalanında Türkiye'den gelmiş bir komanda ekibi Öcalan'ı özel bir Türk uçağına yükledi, birkaç saat sonra Öcalan hapiste idi. İmralı Adasında Devlet Güvenlik Mahkemesi önündeki Öcalan, Türk Devleti ile iş birliği halinde barışı sağlamaya çalışacağını beyan ile, taraftarlarına saldırılarına son vermeleri, Türkiye'yi terk etmeleri mesajı verdi, uluslararası ilişkilerini açıkladı. Fakat bu sözleri havayı etkilemeyerek, 29 Haziran 1999'da idama mahkum edildi, karar Yargıtay tarafından onaylandı. Ancak Türk Hükümeti AİHM'nin kararına kadar idam cezasını durdurdu. TBMM ölüm cezasının kaldırılması için Anayasa'nın değiştirilmesine karar verince Öcalan'ın idam cezası ömür boyu hapse çevrilmiş oluyordu. PKK'nın 2002'ye kadar faturası çok ağırdı. Türk Güvenlik Kuvvetleri, 5500 şehit, 11.500 yaralı vermiş PKK ile olan mücadelesi için Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarına 15 milyar dolar sarf edilmişti. 5335 sivil ölmüş, 10.714'ü yaralanmıştır. Teröristlerin kaybı daha ağırdı. 23.500'ü öldürülmüş, 600'den fazlası yaralanmış, 3500'ü yakalanmış, 2500 terörist Silahlı Kuvvetlere sığınmıştır. Çoğu çetelere katılmaya zorlanmış, bir kısmı para kazanacakları söylenerek kandırılmış, bir kısmı ise macera olsun diye veya dağlara çıkmak zorunda bırakılmıştır. Mayıs 2002'de AB nihayet PKK'yı terörist bir örgüt olarak yasaklayınca, PKK bu kararı beklediğinden daha önce kendini feshederek KADEK adı ile yeniden kurulup, başına yine Öcalan'ı getirmiş, KADEK'in kuruluşundan sonraki altı hafta içinde KADEK, İran, Ermenistan ve Irak'tan 200.000 dolarlık makineli tüfek ve el bombası almış, Öcalan'ın muhakemedeki talimatına rağmen PKK-KADEK 'ateşkes'e uymayarak, Güneydoğu Anadolu'da bol bol mayın yerleştirmiş, Amerikan yetkilileri PKK-KADEK'i terörist örgütler listesine almakla birlikte, bunlara karşı hiçbir hareket yapmamıştır. KADEK, PKK'nın devamı olduğunun anlaşılması üzerine, Kasım 2003'te kendi kendini feshederek KONGRA-GEL adı ile ortaya çıkmış, 28 Mart 2004'te yapılan genel seçimlerde DEHAP SHP ile ortak bir liste ile seçimlere girekek, PKK-KADEK-KONGRA-GEL militanlarının adayına karşı Osman Baydemir'i Diyarbakır Belediye Başkanlığına seçtirmiş, fakat ülke çapındaki oyu %4.8'i geçemeyerek, DEHAP'ın 2002 genel seçimlerindeki %6.3 oranından az olmuştur. Bütün demokrasilerde olduğu gibi, Kürt kökenli vatadaşların, ülkenin üniter yapısını tehlikeye atmadan toplumla bütünleşmesini sağlamak Türkiye Cumhuriyetinin görevidir. Nitekim, birçok yabancı ülkenin baltalamalarına rağmen Türk Hükümetleri ve TSK netice alabilmişlerdir. Dünyanın terörizm belasını kavraması oranında Türkiye'nin bu konuda başarı alması kolaylaşacaktır. "OHAL çözüm olsaydı bu sorunları hâlâ yaşıyor olamazdık" diyenlere Andrew Mango'nun cevabı şudur: "Türk hükümeti 1983-99 arası 15 yıllık bir mücadaleden sonra PKK'yı ezmiştir." Ek: 28 Nisan'da medyada çıkan bir haberden ETA ile bağlantısından dolayı kapatılan Batasuna Partisi lideri Arnoldo Otegi'nin, AB üyesi İspanya'da BASK bölgesinin bağımsızlığı için kan döken terör örgütü ETA'nın 1978'de ölen liderlerinden Jose Niguel Benarain anısına düzenlenen törene katılmak suretiyle "Terörizmi yüceltmek suçundan dolayı 15 ay hapis ve 7 yıl ev hapsi cezasına çarptırıldığını öğreniyoruz. Duyurulur. İ.G.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.