Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun açıklamaları

A -
A +

Deneyimli araştırmacı ve gazeteci Derya Sazak'ın "Milliyet'teki Söyleşi'sine konuk olan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun yaptığı açıklamaların özellikle bundan bir süre önce aynı söyleşi sahifesinde ağırlanan ve 'Etnik Temizlik' nitelemesi ile tepki uyandıran Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Berktay'ın Osmanlı arşivlerini göz önünde tutmamasından kaynaklandığı anlaşılan beyanlarına, ciddi bir cevap niteliği taşıdığını görüyoruz. 1980'lerin sonunda, MÜ Rektör Yardımcısı olarak tanıdığım ve çalışkanlığını takdir ettiğim Prof. Halaçoğlu'nun, 1989'dan itibaren Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında, 1993'ten itibaren de Türk Tarih Kurumu Başkanlığında bulunması yaptığı açıklamaların önemini artırmaktadır. Bu açıklamalardan, 1915 tehcir kapsamına sadece Çarlık Rusya'sı ile iş birliği yaptığı için 'İç Düşman' olarak görülen Ermenilerin alındığını, Katolik ve Protestan Ermenilere dokunulmadığı gibi, tehcire tabi tutulanların koruma altında yola çıkarılmasına dair merkezden birçok emir ve talimatın alındığını, buna rağmen, özellikle bazı Kürt aşiretlerinin Ermenilerin sürgün edilmesini fırsat bilerek, eski hesaplar yüzünden bunlara saldırdığını, suçları tespit edilenlerin ise, Osmanlı yönetimi tarafından cezalandırıldığını bir kere daha öğreniyoruz. Sayın Halaçoğlu'na göre tehcir kararının tüm Ermenilere uygulanmaması ve uygulanma şartları 'Etnik' unsuru ortadan kaldırdığı için Prof. Berktay'ın 'Etnik Temizlik' nitelenmesinin isabetsizliğini ortaya koymakta, diğer taraftan, Yahudilerin evlerinden alınıp kamplara götürülmesi ile, Ermenilerin tehciri büyük farklılıklar göstermektedir. Şöyle ki: Techirden önce bir hafta ile on beş güne kadar süre verilerek sevk edilecekleri bölgeleri açıklanmakta ve 'Etnik Temizlik' insanları tamamen, bir daha dönmemek üzere gönderip onlardan kurtulmak anlamına geldiği halde, 1915'te, 'Geçici İskan' uygulanarak, Patrikhanenin hazırladığı belgeden de anlaşılacağı üzere, bu iskâna tabi tutulanlar geri dönmüş bulunmaktadır. Prof. Halaçoğlu'nun beyanına göre Osmanlı Devleti mecburi iskana tabi tutulanların geri dönüşü için, 18 Aralık 1918'de kararname çıkarmış ve 1919 tarihi itibariyle Amerikan arşivinde de yer alan İstanbul Ermeni Patrikhanesinin istatistiğine göre 644.900 kişi geri dönmüş bulunmaktadır. Tehcir dokuz ay sürmüş, Osmanlı arşivindeki kayıtlara göre göç ettirilenler 500 bin dolayındayken, 500 bin kişiye yakın bir bölümü de kendiliğinden Kafkasya'ya gitmiş ve daha sonra bunlar da geriye dönmüş bulunmaktadır. Patrikhaneye göre 1915 öncesinde Anadolu'da 1 milyon 915 bin Ermeni var. Geri dönenlerle aradaki farkı ortaya koyarsanız ne kadar Ermeni öldüğü de, tesbit edilebilir. Esas kayıplar ise yolda oluyor. Tehcirin uygulanışı askerî yönden değil insanî yönden eleştirilebilir. Ne var ki, ABD'nin de İkinci Dünya Savaşı'nda Pasifik kıyısındaki Japonları 'İç Güvenlik' nedeniyle Mississippi Vadisinde iskan ettiğini biliyoruz. Mersin'deki ve Halep'teki ABD konsoloslarının raporlarına göre Ermenilere yiyecek ve tren bileti sağlandığını, Suriye'de 486 bin Ermeniye yardım edildiğini öğreniyoruz. Bu itibarla 'Bir milyon kişi katledildi' iddiasını bu bilgiler doğrulamıyor. TTK Başkanına göre, "Ermeni katliamı" iddiası biraz da ABD Başkanı Wilson'ın ABD'nin ihtilaf devletleri yanında 'Savaşa girmesini meşrulaştıracak olayların bildirilmesi isteğinden çıkıyor. Zira, bunun üzerine İstanbul'daki, Amerikan Büyükelçisi Morgenthau'nun kendisine yazılan mektuplara cevaben "İsterseniz 'Ermeniler katledildi' diye yazarım. Hatta film de çekeriz" karşılığını vermesi üzerine Başkan Wilson 'Film gereksiz. Kitap yeterli' cevabını verip, Ermenilerin katledildiğine ilişkin raporlar veriliyor. Prof. Halil Berktay'ın, '500 bin Müslüman-Türk ölmemiştir. Halaçoğlu belge göstersin?" iddiasına Prof. Halaçoğlu'nun cevabı ise şudur: 'Osmanlı arşivlerinde 519 bin isim kayıtlı. Berktay gelip bu kayıtları görebilir. Diğer taraftan yine medyadan, 1990'dan bu yana 13.000 yerli, 2.700 yabancı araştırmacının Osmanlı arşivinde çalıştığını 1915 Ermeni olaylarına ilişkin belgelerin Genelkurmay tarafından 4 cilt halinde yayınlanacağını öğreniyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.