Sakarya Meydan Muharebesi

A -
A +

13 Eylül; Sakarya Meydan Muharebesi adını alan ve zaferle sonuçlanan, büyük ve kanlı savaşın yıl dönümüdür... Yunanlılar Ankara Hükümetinin gerçekleştirmek üzere Anadolu topraklarında, Türklere karşı takviyeli kuvvetlerle 10 Temmuz 1921 günü yeni bir taarruz başlatmışlar ve gerek insan gücü, gerekse araç ve gereç yönünden üstünlüklerinden yararlanarak Afyon, Eskişehir, Kütahya ve Bilecik'i ele geçirmişlerdir. TBMM Başkanı Mustafa Kemal, yeni bir strateji belirlemiş ve batı cephesindeki Türk ordusu, 25 Temmuz 1921'de Sakarya Nehrinin doğusuna çekilmiştir. Ordumuzun Sakarya'nın doğusuna çekiliş günlerinde Bakanlar Kurulu tedbir olarak Hükümet merkezinin Ankara'dan Kayseri'ye nakline karar vermiş, ancak 'Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa düşmanla dövüşmeye mi?' diye şahlanan Meclis Ankara'yı teslim etmeyi kabul etmemiştir. Esasen bu zor şartlar karşısında bile, milletvekilleri, memleketi badireden kurtaracak son çareyi Mustafa Kemal'in fiilen ordunun başına geçmesinde bulmuşlardır. Çünkü o katıldığı bütün savaşlarda hiç yenilmemiş, aksine hep yenmiş bir kumandandı. Meclisteki milletvekilleri 'Sen büyük bir askersin ve bunu Çanakkale muharebesinde ispat ettin' diye haykırmışlardır. Mustafa Kemal, Meclisin bu ısrarı karşısında, Başkomutanlığı kabul etmiş ve görüşmeler sonucu, 5 Ağustos 1921 günü, Mustafa Kemal Paşaya, üç ay süre ile askerliğe ait hususlarda, Meclisin yetkilerini kullanmak şartı ile, Başkomutanlık tevcih eden kanun Meclisten oybirliği ile çıkmıştır. Yayınladığı bildiride Yunanlıların bütün silahlı kuvvetlerinden oluşan bu orduyu Anayurdumuzun mukaddes ocağında boğarak milleti kurtuluş ve bağımsızlığa kavuşturacağının teminatını veren Başkomutan, 7-8 Ağustos 1921 günlerinde kendi imzası ile 10 adet 'Tekalif-i Milliye-Milli Vergi' emri yayınlayarak planını uygulamaya koymuştur. Bu emirler gereği her ilçede 'Milli Vergi Komisyonu' kuruluyor. Her evden ordunun ihtiyacı için bir kat çamaşır, bir çift çorap, bir çift çarık isteniyordu. Ordunun ihtiyacı için tüccarın elinde bulunan stoklardan % 40'ına, parası zaferden sonra ödenmek üzere, el konuyor, halkın elinde bulunan bütün silah ve cephane üç gün içinde ordu ambarına teslim ediliyordu. Kısaca bütün memleket, zafer için, olağanüstü bir seferberliğe davet edilmiş, Millet ve ordu el ele, topyekun bir savaş başlatılmıştı. Yunan Kralı Kostantin'in ordularına "Ankara'ya" emrini vermesi üzerine Sakarya savunma hattımıza dayanan Yunan ordusunun taarruzu ile 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi başlamış, düşman Polatlı'ya kadar yaklaştığı ve top sesleri Ankara'dan duyulduğu, Türk mevzileri birçok noktada yarıldığı halde, kaybedilen her hattın gerisinde yeni bir savunma hattı oluşturularak, düşmanın ilerlemesine imkân verilmiyordu. Başkomutanın savaş stratejisi, 'Hattı Müdafaa yoktur. Sathı Müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz' idi. Bu kural sonucu düşman, aştığı her tepenin ardında 'Ankara vardır' hayali ile harp ediyor, Mustafa Kemal ise, Yunan kuvvetlerini son darbeyi indireceği yere çekiyordu. Taarruz gücü ve kudreti tükenmeye başlayan ve ana mevzilerinden çok uzaklaşmış bulunan Yunanlılara karşı artık taarruz sırası Türklere gelmiş, 10 Eylül 1921'de başlayan karşı taarruzumuzla ağır zayiat veren Yunanlılar batıya çekilmiş, Sakarya Zaferinin sonucu olarak 18 Eylül 1921'de Meclis Mustafa Kemal'e 'Müşir=Mareşal' rütbesi ve 'Gazi' unvanını vererek Kafkas Cumhuriyetleri ile 13 Ekim 1921'de Fransa ile de 20 Ekim 1921'de Ankara Anlaşması imzalanmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.